Su ayak bileklerini geçmişti, sallandıkça suyun üzerinde halkalar oluşuyordu, kalkmayacağım dedi yerimden,
ben bu koltuğa oturmak için çok uğraştım, yataktan koltuğa gelmesi iki saatini alıyordu nevit bey’in,
müjdeli bir haber gibi oturuyordu yerine her seferinde, Ferdi Çetin’in ikinci öykü kitabı Yedinci Günün Karanlığı, mümkün söylemlerin en tuhafına ve ritmin ustalığına bir övgü niteliğinde. Öykünün imkânında şiir yaratır gibi özgün, kısa yazıyor Ferdi Çetin. Gürültüsüz bir dünyada, dar bir yolda ya da küçük bir odada
Su ayak bileklerini geçmişti, sallandıkça suyun üzerinde halkalar oluşuyordu, kalkmayacağım dedi yerimden,
ben bu koltuğa oturmak için çok uğraştım, yataktan koltuğa gelmesi iki saatini alıyordu nevit bey’in,
müjdeli bir haber gibi oturuyordu yerine her seferinde, Ferdi Çetin’in ikinci öykü kitabı Yedinci Günün Karanlığı, mümkün söylemlerin en tuhafına ve ritmin ustalığına bir övgü niteliğinde. Öykünün imkânında şiir yaratır gibi özgün, kısa yazıyor Ferdi Çetin. Gürültüsüz bir dünyada, dar bir yolda ya da küçük bir odada karakterlerin ve imgelerin hep daha azına işaret ettiği yeni bir öykü evreni yaratıyor. Yedinci Günün Karanlığı ezber bozan, biçimsel kaygıyı ortadan kaldıran, harfleri özgürleştiren, alışılmışın dışında yeni bir öykünün, bir buluşun ayak sesleriyle geliyor.