Bugün sanat üstüne yeni ne söylenebileceği sorusuna bir karşılık bulmanın en iyi yollarından biri hâlâ 18 ve 19. yüzyıl Alman düşüncesini yeniden yorumlamaktan geçiyor. Zira söz konusu dönem, Kant’ın felsefi devriminin Almanya’daki mirasçısı olan idealist akım ve romantiklerden estetiğin kurucusu Baumgarten’a kadar son derece zengin ve şaşırtıcı bir içeriği barındırıyor.
Ömer B. Albayrak, bu çalışmasında Alman düşünürlerinin sanata ilişkin söylediklerini sanat ve aşkınlık bağlamındaki sorular üzerinden tartışmaya açıyor: Sanatın ahlakla ve dinle ortak ve ayrı yönleri nelerdir? Sanat aşkınlıkla ilişki kurmanın bir yolu olabilir mi? Modern kapitalist dünyada yeniden biçimlenen sanat faaliyeti, bu dünyanın insanının aşkınlıkla ilişki
Bugün sanat üstüne yeni ne söylenebileceği sorusuna bir karşılık bulmanın en iyi yollarından biri hâlâ 18 ve 19. yüzyıl Alman düşüncesini yeniden yorumlamaktan geçiyor. Zira söz konusu dönem, Kant’ın felsefi devriminin Almanya’daki mirasçısı olan idealist akım ve romantiklerden estetiğin kurucusu Baumgarten’a kadar son derece zengin ve şaşırtıcı bir içeriği barındırıyor.
Ömer B. Albayrak, bu çalışmasında Alman düşünürlerinin sanata ilişkin söylediklerini sanat ve aşkınlık bağlamındaki sorular üzerinden tartışmaya açıyor: Sanatın ahlakla ve dinle ortak ve ayrı yönleri nelerdir? Sanat aşkınlıkla ilişki kurmanın bir yolu olabilir mi? Modern kapitalist dünyada yeniden biçimlenen sanat faaliyeti, bu dünyanın insanının aşkınlıkla ilişki kurması açısından nasıl bir işlev görebilir?
Albayrak, aşkınlık fikrinin özellikle Hegel’de nasıl tarihselleştirildiğini tartışmaya açarak Alman düşünürlerinin sanata ilişkin söylediklerini sanat ve aşkınlık bağlamında okurun ilgisine sunuyor.