Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Kadro dergisinin birinci yaşına basması üzerine (Ocak 1933) çıkaracakları özel sayı için İnönü’den devletçilik konusundaki düşüncelerini anlatmasını ister. İnönü, görüşlerini Yakup Kadri’ye dikte eder. O zaman, şöyle diyor İnönü: “Devletin sanayisini ve iktisadi düzenlerini, devletin bütün vasıtaları ve imkânlarıyla bir an evvel vücuda getirmek, taşıdığımız vazifelerin en mühimidir. Gelecek on sene zarfında, ümit ederim ki, Türk devletçiliği memleketteki eserleri milletlerarası tesirleri ile iktisadiyatta devletçilik anlayışının en mütekâmil, en ilmi şaheseri olarak zikredilecektir.”
Yakup Kadri buna yıllar sonra şu yorumu getirir: “Fakat nasıl oldu da Başvekil İsmet Paşa ekonomik politikasını şu satırlarla ifade edilen bir kesinlikle düzenlemek imkânını bulamadı. Hani ‘Türk devletçiliği on sene zarfında memleketteki eserleri ve milletlerarası tesirleriyle iktisadiyatta devletçilik anlayışının en mütekâmil ve ilmi bir şaheseri olacaktı?’ Bu sözlerin üzerinden nice on seneler geçti, hepimiz milletçe hâlâ yerimizde saymaktayız. İsmet Paşa, yukarıya aldığımız beyanlarıyla, inançlı ve kesin bir şekilde tarifini yaptığı devletçilik sistemini gereği gibi tatbik etmiş olsaydı, bana öyle geliyor ki, hem sanayileşme hareketimizin bize o kadar pahalıya mal olmasını önler hem de ‘affairiste’ (çıkarcı) adını taktığı kimselere beylik atlar üstünde cirit oynamak imkânını vermezdi. Zira onlara bu imkânı veren, ekonomik ortamın kargaşalığından başka bir şey değildi.”
Falih Rıfkı Atay da Atatürk’ün bir fırtına gibi geçen mücadele yılları için şöyle der: “Acaba ben bu devrin içinde mi idim, yoksa otuz yıl süren bir rüya hali mi geçirdim? Tanıdığımı sandığım Atatürk, bana milletvekillerinden biri olduğum gibi gelen meclisler, dinlemiş veya okumuş olmak sanısına düştüğüm hatipler ve yazarlar, acaba hepsi hayaletler mi idi?”