Varlığın rahmine her düşme yeni bir döllenmenin, yeni bir doğumun ve büyümenin de habercisidir. Âdem, yeni bir fecir, bir ufuk ve umuttur. Âdem’in öyküsü gerçekte tüm insanlığın öyküsüdür. Her insan, kuvve halinde bir Âdem’dir. Kimi kabuğunu çatlatarak gün ışığına çıkan ve hatta güneşe elini uzatan, kimi ise sığınmış olduğu dölyatağından dışarıya başını uzatma cesaretini ve azmini gösteremediği için kurumuş bir dölüt olarak kendi kendisinin gömütü olarak kalan. Kimi de vardır ki özgürlüğün göksel ışığından beslenmek ve g&oum
Varlığın rahmine her düşme yeni bir döllenmenin, yeni bir doğumun ve büyümenin de habercisidir. Âdem, yeni bir fecir, bir ufuk ve umuttur. Âdem’in öyküsü gerçekte tüm insanlığın öyküsüdür. Her insan, kuvve halinde bir Âdem’dir. Kimi kabuğunu çatlatarak gün ışığına çıkan ve hatta güneşe elini uzatan, kimi ise sığınmış olduğu dölyatağından dışarıya başını uzatma cesaretini ve azmini gösteremediği için kurumuş bir dölüt olarak kendi kendisinin gömütü olarak kalan. Kimi de vardır ki özgürlüğün göksel ışığından beslenmek ve gökyüzüne doğru boy vermek yerine heveslenir karanlığa, kör düşler kurar orada yıkıcı ve bungun. Cehennem yemişleriyle beslenir ve tuzaklar kurar yurtlar yerine. Meleklerin umutsuzluğunu kanıtlayarak iblisi sevindirir.