“Fakat düşün bir kere, dünya o kadar, o kadar, o ka-dar geniş ki burada minnacık bir arazi parçasına sıkışıp kalmak aptallık olur. Deden anlatmıştı, taaa uzaklardan gelmişler. Bil bakalım ne kadar uzaklardan?” Fakat Upuy cevap vermedi. Rengi solmuş gibi, isteksiz bir şekilde babasına baktı. Ve dalgın dalgın, “Ne kadar uzaklardan?” diye sordu. “Tam bir milyon kanat vuruşu uzaktan.”
Cahit Zarifoğlu, hayal ve gerçeğin içinden filizlenen bir hikâye ile selamlıyor bizi. Anne ve baba ağaçkakanların korkuları yaşamlarına yön verirken ceviz ağaçlarının üzerinden hızla geçen yavru kuş, rüya içinde rüyaya, gerçek içinde ger&cced
“Fakat düşün bir kere, dünya o kadar, o kadar, o ka-dar geniş ki burada minnacık bir arazi parçasına sıkışıp kalmak aptallık olur. Deden anlatmıştı, taaa uzaklardan gelmişler. Bil bakalım ne kadar uzaklardan?” Fakat Upuy cevap vermedi. Rengi solmuş gibi, isteksiz bir şekilde babasına baktı. Ve dalgın dalgın, “Ne kadar uzaklardan?” diye sordu. “Tam bir milyon kanat vuruşu uzaktan.”
Cahit Zarifoğlu, hayal ve gerçeğin içinden filizlenen bir hikâye ile selamlıyor bizi. Anne ve baba ağaçkakanların korkuları yaşamlarına yön verirken ceviz ağaçlarının üzerinden hızla geçen yavru kuş, rüya içinde rüyaya, gerçek içinde gerçeğe dikkatle bakmamız için kanat çırpıyor.