"Kimse dürüst bir adam olmayı bırakmaz, ta ki suçunun ortaya çıktığı güne dek: Vahşetleri gizli kalan en kötü şöhretli alçaklar, iyilik ve saygıdan büyük keyif alan şerefli adamlardır. Kendilerine iyi, adil, sadık, dingin, majeste olarak davranıldığını duyduklarında, kaç kişi içlerinden gizli gizli gülüyordur!"
Elinizde tuttuğunuz bu kitap 1833 yılında yazıldı. Özgürlük, eşitlik sloganlarının cirit attığı, sanayi devriminin dünyayı köklü bir değişikliğe sürüklediği, sanatın çok yönlü olarak geliştiği bir dönemde, yok oluşa duyulan susuzluğu ve var olmaya duyulan nefreti konu edindi.
Borel’in karakterleri katillerden, hainlerden, intiharı yücelten kayıp ruhlardan oluşuyor. Yedi ölümcül günahı da farklı şekillerde işleyen bu öy
"Kimse dürüst bir adam olmayı bırakmaz, ta ki suçunun ortaya çıktığı güne dek: Vahşetleri gizli kalan en kötü şöhretli alçaklar, iyilik ve saygıdan büyük keyif alan şerefli adamlardır. Kendilerine iyi, adil, sadık, dingin, majeste olarak davranıldığını duyduklarında, kaç kişi içlerinden gizli gizli gülüyordur!"
Elinizde tuttuğunuz bu kitap 1833 yılında yazıldı. Özgürlük, eşitlik sloganlarının cirit attığı, sanayi devriminin dünyayı köklü bir değişikliğe sürüklediği, sanatın çok yönlü olarak geliştiği bir dönemde, yok oluşa duyulan susuzluğu ve var olmaya duyulan nefreti konu edindi.
Borel’in karakterleri katillerden, hainlerden, intiharı yücelten kayıp ruhlardan oluşuyor. Yedi ölümcül günahı da farklı şekillerde işleyen bu öyküler, her ne kadar 19. yüzyılın ürünü olsalar da, değindikleri duygular itibarıyla zamansız ve mekânsızdırlar.
Ahlaksız Masallar’da insanın kötücül yanını öne çıkarmaya çalışan Borel, okurlarını sarsarak uyandırıyor ve “Rüya ne kadar büyük ve güzelse çalar saat o kadar acı verir,” diyor.