İşte Burçak karşısındaydı.
Kısa bir selamlaşmadan sonra telefon konuşması fazla sürmesin diye olabildiğince hızlı durumu anlatmaya başladı…
“Yani ayolcuğum,” dedi telefona, “adamın anlattıkları gerçek olabilir! Düşünsene kanlı bir katille kapı komşusuyum. Onunla aynı sofrada oturdum, evime geldi! Aklıma geldikçe ürperiyorum.”
İstanbul, Süperstar Ajda’nın elmaslarının çalındığı haberiyle güne başlar. Tam da aynı sıralarda iki doktor hastanedeki odalarında öldürülür. Ancak acar dedektifimiz Burçak, Rio’ya gitmiştir.
Bu defa iş dedektifimizin delişmen yardımcısı Gönül’e kalmıştı
İşte Burçak karşısındaydı.
Kısa bir selamlaşmadan sonra telefon konuşması fazla sürmesin diye olabildiğince hızlı durumu anlatmaya başladı…
“Yani ayolcuğum,” dedi telefona, “adamın anlattıkları gerçek olabilir! Düşünsene kanlı bir katille kapı komşusuyum. Onunla aynı sofrada oturdum, evime geldi! Aklıma geldikçe ürperiyorum.”
İstanbul, Süperstar Ajda’nın elmaslarının çalındığı haberiyle güne başlar. Tam da aynı sıralarda iki doktor hastanedeki odalarında öldürülür. Ancak acar dedektifimiz Burçak, Rio’ya gitmiştir.
Bu defa iş dedektifimizin delişmen yardımcısı Gönül’e kalmıştır. Daha doğrusu Gönül bu hırsızlığı çözmek için gönüllü olmuştur. Doktor katilini adalete teslim etmek ise bir taraftan yeni aldığı eve yerleşmeye çalışan Ponpon’a düşmüş gibi görünmektedir.
Mehmet Murat Somer, Hop-Çiki-Yaya serisinin altıncı kitabı Ajda’nın Elmasları’nda sürpriz birliktelikler, tesadüfler ve kovalamacalar ile “Başka Türlü Bir Hop-Çiki-Yaya Entrikası”na sürüklüyor bizleri.