Kaynağını Yunus Emre’de bulan Alevi-Bektâşi edebiyatı, XIV. yüzyılda Kaygusuz Abdal’la kurulmuştur. Dünya nimetlerine hasret çeken bu kudretli şair, hasretlerini anlatırken âdeta sürrealist bir şair kesilir. Nazımda olduğu gibi nesirde de gerçekten orijinal bir kudret olan Kaygusuz Abdal’dan sonra XV. yüzyılda, Hatâyî mahlasıyla ve daha çok heceyle şiirler yazan Şah İsmail-i Safavî, Alevî-Bektâşî edebiyatının en didaktik şairidir. Fakat kuvvetli duygusu, coşkun heyecanı, özlü inancı, didaktik şiirlere bile canlı bir și’riyet vermiştir. XVI. yüzyılda tertiplediği isyan sonucunda Sivas
Kaynağını Yunus Emre’de bulan Alevi-Bektâşi edebiyatı, XIV. yüzyılda Kaygusuz Abdal’la kurulmuştur. Dünya nimetlerine hasret çeken bu kudretli şair, hasretlerini anlatırken âdeta sürrealist bir şair kesilir. Nazımda olduğu gibi nesirde de gerçekten orijinal bir kudret olan Kaygusuz Abdal’dan sonra XV. yüzyılda, Hatâyî mahlasıyla ve daha çok heceyle şiirler yazan Şah İsmail-i Safavî, Alevî-Bektâşî edebiyatının en didaktik şairidir. Fakat kuvvetli duygusu, coşkun heyecanı, özlü inancı, didaktik şiirlere bile canlı bir și’riyet vermiştir. XVI. yüzyılda tertiplediği isyan sonucunda Sivas’ta asılan Pîr Sultan Abdal’sa bu edebiyatın en lirik şairidir. Buluşlarındaki canlılık, hayat sevgisi ve insani görüş, en kudretli şairlere bile nasip olmayacak kadar üstündür. Pîr Sultan’ın mensuplarından Kul Himmet ve onun çağdaşı Huseynî de, Pîr Sultan’a yaklaşan şairlerdendir.