Anarşist Banker, Lizbon’daki bir kafede, biri artık varlıklı bir banker olan iki eski arkadaşın buluşmasıyla başlar. Anlatıcı, arkadaşının kendisini hâlâ anarşist saydığını duyunca şaşırır. Bankerliğin gerçekleştirilebilecek tek anarşist eylem olduğunu ileri süren bankerse kendisini şiddetle savunur. “Eğer doğal bir toplum mümkünse, anarşist ya da özgür bir toplum var olabilir ya da olmalıdır çünkü tamamen doğal olan tek toplum şekli budur. Teorim ile gündelik hayatım mükemmel bir uyum içinde. Hayatımın o sendikacı ve bombacı tiplerle aynı olmadığını söylemekte haklısınız ama anarşizmle çelişen onların hayatl
Anarşist Banker, Lizbon’daki bir kafede, biri artık varlıklı bir banker olan iki eski arkadaşın buluşmasıyla başlar. Anlatıcı, arkadaşının kendisini hâlâ anarşist saydığını duyunca şaşırır. Bankerliğin gerçekleştirilebilecek tek anarşist eylem olduğunu ileri süren bankerse kendisini şiddetle savunur. “Eğer doğal bir toplum mümkünse, anarşist ya da özgür bir toplum var olabilir ya da olmalıdır çünkü tamamen doğal olan tek toplum şekli budur. Teorim ile gündelik hayatım mükemmel bir uyum içinde. Hayatımın o sendikacı ve bombacı tiplerle aynı olmadığını söylemekte haklısınız ama anarşizmle çelişen onların hayatlarıdır, benimki değil.”
Şeytanın Saati ise Şeytan ile Meryem Ana arasındaki bir konuşmayı aktarır. Şöyle der Şeytan: “Ben mutlak olumsuzum, hiçliğin vücut bulmuş haliyim. İstenen ama elde edilemeyen,
var olamayacağı için hayal edilen şeyler; işte benim hiçlik krallığım, bana verilmeyen taht bunlardan ibaret. Ben bütün görevlerin unutuluşuyum, bütün niyetlerdeki tereddütüm.”
Fernando Pessoa’nın yapıtları yaşarken değil, ölümünden yıllar sonra geniş kitlelere ulaştı. Şiirleri ve metinleri, ruhundaki huzursuzluğu da yansıtan birer kanıt gibi. Bu kitapta yer alan iki uzun öyküsü de yine onun sıra dışı zihin yapısını yansıtır. “Hayal kurmaktan başka bir şey yapmadım asla. Hayatımın anlamı bu oldu, sadece bu,” diyen Pessoa’nın bu metinleri birer küçük mücevher.