Çocukluğumdan itibaren hayattan hiç korkmadım. Çünkü daima iyiyi ve doğruyu yapmaya çalıştım. Çocukluktan ergenlik çağına kadar Kayseri’de yaşadım. Okumak, öğrenmek, yükselmek istiyordum. Marangoz bir baba ile ev hanımı bir annenin evladıyım. Onların da teşvikiyle üniversite öğrenimi görmek için, aile yuvasından ayrılıp gurbete çıktım. İstanbul, ufkumu açtı. Hayatın farklı renklerini orada tanımaya başladım. Şüphesiz, önümde engebeler de vardı. Hiç geri dönmeyi düşünmedim. Onunla da yetinmedim. Yükseköğrenimin bir üst basamağına, Batı dünyasında &cced
Çocukluğumdan itibaren hayattan hiç korkmadım. Çünkü daima iyiyi ve doğruyu yapmaya çalıştım. Çocukluktan ergenlik çağına kadar Kayseri’de yaşadım. Okumak, öğrenmek, yükselmek istiyordum. Marangoz bir baba ile ev hanımı bir annenin evladıyım. Onların da teşvikiyle üniversite öğrenimi görmek için, aile yuvasından ayrılıp gurbete çıktım. İstanbul, ufkumu açtı. Hayatın farklı renklerini orada tanımaya başladım. Şüphesiz, önümde engebeler de vardı. Hiç geri dönmeyi düşünmedim. Onunla da yetinmedim. Yükseköğrenimin bir üst basamağına, Batı dünyasında çıkmak için adım attım. Başardım. ABD’de uzun bir öğrenim dönemi yaşadım. Modern çağın bilgi birikimiyle ülkeme döndüm. Kuzenim Yılmaz Öztaşkın’la el ele, omuz omuza yola çıktık. O yolculuğun adını “YATAŞ” koyduk. YATAŞ’ı yaşatmalıydık. Yaşattık. Hatta, sınırların ötesine taşıdık. Şimdi, 85 yıllık hikâyemi toplumla paylaşmak için kitap sayfalarını saygıdeğer okurlarıma açıyorum.