“Bu yolculuk; yaşamak, oynamak, sevmek dışında bir isteği olmayan içindeki o yaralı çocukla tanışmasını, ama bu hazinenin de ötesinde, koşulsuz bir sevgiyi keşfetmesini sağlamıştı: Kendini sevmeyi!”
Başarılı bir avukat olan Constance, seçkin bir hukuk firmasındaki çok istediği işe kabul edilir. Ancak sözleşmesini imzaladıktan hemen sonra şirkette hiç alışılmadık bir deneme süreci olduğunu öğrenir: Ondan, kilometrelerce sürecek Santiago de Compostela yolunu yürümesi istenmektedir.
Başta reddetmeyi düşünür ancak uzun zamandır kendi
“Bu yolculuk; yaşamak, oynamak, sevmek dışında bir isteği olmayan içindeki o yaralı çocukla tanışmasını, ama bu hazinenin de ötesinde, koşulsuz bir sevgiyi keşfetmesini sağlamıştı: Kendini sevmeyi!”
Başarılı bir avukat olan Constance, seçkin bir hukuk firmasındaki çok istediği işe kabul edilir. Ancak sözleşmesini imzaladıktan hemen sonra şirkette hiç alışılmadık bir deneme süreci olduğunu öğrenir: Ondan, kilometrelerce sürecek Santiago de Compostela yolunu yürümesi istenmektedir.
Başta reddetmeyi düşünür ancak uzun zamandır kendini kırılgan, güvensiz, hayal kırıklığı içinde hissettiğinden arkadaşları bu farklı deneyim lehine ona baskı yaparlar. Böylece başına gelecekleri bilmeden konfor alanından çıkıp kendine, sevgiye ve hayata bakışını değiştirecek; dönüşüp serpileceği bu yolculuğu kabul eder. Bu zorlu ama aynı zamanda keyifli yolculukta Constance, aslında kendine doğru yol alacaktır.
Maud Ankaoua bizi bir kez daha, içinden daha güçlü çıktığımız büyüleyici bir evrene götürüyor ve bize “gerçek sevginin” anahtarlarını veriyor.
"Bir insan kaderine doğru yürürken sık sık yön değiştirmek zorunda kalır." -Paulo Coelho