Bugünkü Türk aydınlarının; tarihçilerinin ve araştırmacılarının en önemli görevlerden birisi de, Atatürk ve dönemiyle ilgili olarak anlatılan, fakat gerçeklerle uyuşmayan ve belgelere dayanmayan, gerçekle hiçbir ilgisi olmayan, basit, uyduruk, değersiz nakil ve anılardan ve yalan ve iftiraya dayalı, kasıtlı yayınlardan, söylentilerden, Atatürk’ü ve onun aziz hatırasını kurtarmaktır. Bu kitap, Mustafa Kemâl’in kendi öz hayatının hikâyesidir. Bu hikâyeyi yarın daha tam, daha etraflı ve daha değerli işleyecek olanların talihine, şimdiden gıpta ediyorum.” (Şevket Süreyya Aydemir, “Tek
Bugünkü Türk aydınlarının; tarihçilerinin ve araştırmacılarının en önemli görevlerden birisi de, Atatürk ve dönemiyle ilgili olarak anlatılan, fakat gerçeklerle uyuşmayan ve belgelere dayanmayan, gerçekle hiçbir ilgisi olmayan, basit, uyduruk, değersiz nakil ve anılardan ve yalan ve iftiraya dayalı, kasıtlı yayınlardan, söylentilerden, Atatürk’ü ve onun aziz hatırasını kurtarmaktır. Bu kitap, Mustafa Kemâl’in kendi öz hayatının hikâyesidir. Bu hikâyeyi yarın daha tam, daha etraflı ve daha değerli işleyecek olanların talihine, şimdiden gıpta ediyorum.” (Şevket Süreyya Aydemir, “Tek Adam Mustafa Kemâl”, Remzi Kitabevi, 18. basım, yıl 1999, syf. 15.)
“… Bu konularda, bugüne kadar yapılan en doğru çalışma Şevket Süreyya Aydemir’e aittir. Doksanbir sene oldu devlet kurulalı. Bu devlet kurucusunun kendisi ve ailesi hakkında, doksan bir senedir akademik dünyamız Şevket Süreyya Aydemir’in yazdığından bir adım ileriye götürmedi. Ailesi konusunda yazdıklarından bir adım ileriye götüremedi. Şevket Süreyya’nın “Tek Adam”‘ındaki aile şeceresi, onun sonundaki şecereyi bir adım ileriye götürmek Mehmet Ali Öz’e nasip olmuştur. Hocam çok teşekkürler…” (Murat Bardakçı, 13 Eylül 2014 Cumartesi, Habertürktv, Tarihin Arka Odası Programı).
“… Atatürk’ün babası mes’elesi. Atatürk’e çamur atmak için yapılıyordu. Özellikle bu konu bazı çevrelerde bilinmiyor olabilir. Ama bazı çevrelerde çok yoğun olarak olumsuz olarak açıklanıyordu Mehmet Ali Bey, bu açıdan önemli bir iş yaptı. Bu açıdan önemlidir. İnatla üzerine düşmüş, üzerine düşen görevi yapmıştır… Atatürk’ün annesi ve babasıyla evlendiğine dâir hiçbir belge yoktur. Doğru, Ali Rıza Efendi’ye dâir şimdiye kadar sözlü anlatımların haricinde hiçbir belge çıkmamıştı. İlk defa bu belge, bu kitapla ortaya çıktı. Bana göre kitapta en önemli belge budur. Bu belge, şu açıdan önemlidir. Bu belge, günümüzdeki Danıştay’ın karşılığı olan “Şura-yı Devlet Tekaüd Mülkiye İdaresinde” emeklilik işlerine bakan kısmın evrakı. Atatürk’ün babasının hizmet cetveli çıkarılmış. Bu, şu açıdan önemli, Atatürk’ün annesine, Mustafa Kemâl Atatürk’e, kız kardeşi Makbule Hanım ve küçük yaşta ölen kız kardeşi Naciye Hanım’a çıkarılan maaş bağlanmasına dâir belge.
Burada, belge şunu gösteriyor: Zübeyde Hanım’ın eşi Ali Rıza Efendi’den çocuklarıyla birlikte maaş aldığını gösteren 1894 tarihli bir belge. Ve burada tabiî ki şu var. Ali Rıza Efendi belli bir süre Aynaroz’da, Çayağzı rüsumatına kadar 1870 ile 1880 yılları arasında, çalıştığı hizmetleri tek tek döküyor. Burada tamamı var. Ali Rıza Efendi nerede çalışmış, kaç yıl çalışmış, mesela doğum ve ölüm tarihi mesela 1841’de doğmuş olduğu, 23 Mayıs 1886 tarihinde 45 yaşında vefat etmiş olduğu ortaya çıkıyor. Daha önce şimdiye kadar askeri okul kayıtlarında Ali Rıza Efendi’nin ismine rastlıyorduk. Ama burada, ilk defa maaş kaydı dolayısıyla Ali Rıza Efendi, Zübeyde Hanım ve Mustafa Kemâl ve kardeşleriyle birlikte bağlantı kurulmuş oluyor. Bu belgelerle, “evlilik kaydı var mı? Zübeyde Hanım ile Ali Rıza Efendi’nin ne ilgisi var” diyenlere şamar gibi cevaptır…” (Prof. Dr. Erhan Afyoncu, 13 Eylül 2014 Cumartesi, Habertürk, Tarihin Arka Odası Programı)