“Bir sürü insan şehirde böyle yürüyüp ilkyazın gelişini üretiyor. Bu şehir, insanların ilkyazıymış gibi gelmiyor mu sana da?”
1968’de Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülen Yasunari Kawabata, sanatının özünü romanlarında değil, yaşamı boyunca yazdığı ve Avuç İçi Öyküler adı altında topladığı kitapta aramak gerektiğini düşünüyordu. İlki 1920’de, sonuncusu ise ölümünden sonra, 1972’de yayımlanan, yalnızlık, ölüm, yas, geçip giden ömür, yoksulluk gibi konuları ele alan bu öykülerin her biri minimal
“Bir sürü insan şehirde böyle yürüyüp ilkyazın gelişini üretiyor. Bu şehir, insanların ilkyazıymış gibi gelmiyor mu sana da?”
1968’de Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülen Yasunari Kawabata, sanatının özünü romanlarında değil, yaşamı boyunca yazdığı ve Avuç İçi Öyküler adı altında topladığı kitapta aramak gerektiğini düşünüyordu. İlki 1920’de, sonuncusu ise ölümünden sonra, 1972’de yayımlanan, yalnızlık, ölüm, yas, geçip giden ömür, yoksulluk gibi konuları ele alan bu öykülerin her biri minimalist bir zenginliğin ürünü.
“Birçok yazar gençliğinde şiir yazar; ben şiir yerine Avuç İçi Öyküler’i yazdım… Gençlik günlerimin şiirsel ruhu onlarda yaşıyor.”
Yasunari Kawabata