“Gazavat-ı Hayreddin Paşa adını taşıyan ve Barbaros Hayreddin Paşa’nın hatıralarını ihtiva eden kitap, 16. asır Osmanlı tarihinin mühim kaynaklarından biridir. Denizcilik tarihimiz üzerinde kapital bir kaynaktır. Osmanlı Cihan Devleti’nin kaptan-ı deryası (bahriye nazırı ve deniz kuvvetleri kumandanı) olan ve devrinin büyük millî kahramanı sayılan Barbaros, “cihan padişahı” Kanûni Sultan Süleyman’ın emriyle hatıralarını denizci, şair ve yazar dostu Murad Çelebi’ye (Muradi) dikte etti. Gazavat-ı Hayreddin Paşa (Hayreddin Paşa’nın Gazaları) adını taşıyan bu kitap, Osmanlı literatüründe gazavatname tabir edilen türün, verdiği bilginin orijinalliği bakımından, en değerlisidir. Türkçedir. Seyyid Murad Çelebi, sonra bu kitabı nazma da çekmişti
“Gazavat-ı Hayreddin Paşa adını taşıyan ve Barbaros Hayreddin Paşa’nın hatıralarını ihtiva eden kitap, 16. asır Osmanlı tarihinin mühim kaynaklarından biridir. Denizcilik tarihimiz üzerinde kapital bir kaynaktır. Osmanlı Cihan Devleti’nin kaptan-ı deryası (bahriye nazırı ve deniz kuvvetleri kumandanı) olan ve devrinin büyük millî kahramanı sayılan Barbaros, “cihan padişahı” Kanûni Sultan Süleyman’ın emriyle hatıralarını denizci, şair ve yazar dostu Murad Çelebi’ye (Muradi) dikte etti. Gazavat-ı Hayreddin Paşa (Hayreddin Paşa’nın Gazaları) adını taşıyan bu kitap, Osmanlı literatüründe gazavatname tabir edilen türün, verdiği bilginin orijinalliği bakımından, en değerlisidir. Türkçedir. Seyyid Murad Çelebi, sonra bu kitabı nazma da çekmiştir. İstanbul, Vatikan, Berlin, Stuttgart, Kahire, Madrid, Paris, Londra kütüphanelerinde çeşitli yazma nüshaları bulunuyor. Eser, birçok dile tercüme edildi. Barbaros’un hayatında Arapçaya tercüme edildi ve şüphesiz önce Cezayir’de okundu. Bu inanılmaz tarih gerçeğinin hikâyesini, bizzat Barbaros’un ağzından bu kitapta dinleyeceksiniz. Barbaros Hayreddin Paşa’nın Hatıraları’nı, 1965 yılında sadeleştirerek Hayat Tarih Mecmuası’nda yayınlamıştım. Bu on tefrikayı şimdi kitap hâlinde ve çeyrek asır sonra Türk okuyucusuna sunuyorum. O zamanki nesil, büyük merak ve heyecanla takip etmişti. Onların çocukları olan bugünkü neslin de aynı ilgiyi göstereceğini ümit ediyorum. Hatıralarda, Kuzey Afrika’daki Berberi çekişmeleri üzerinde bezginlik verecek tafsilat vardır. Barbaros, bir türlü müstevliye karşı birleşmesini bilmeyen insanlardan çok yakınmış ve acı örnekler vermiştir. Bu kısımlar, bugünün okuyucusu için fazla çekici değildir. Atladım. Sadeleştirmeyi yaparken 16. asır Osmanlı Türkçesinde olmayan kelime ve tabirleri, o çağın zihniyetine aykırı deyimleri kullanmaktan kaçındım. Maksadım, her Türkçe bilen için okunacak bir metin sunmaktır. Gazavat’ın Türkiye kütüphanelerinde mevcut tek harekeli nüshasının faksimilesinin bir kısmını, kitabımın sonuna ekledim. Eski harfleri bilen okuyucu ve tarihçiler, bundan faydalanabileceklerdir.”
Yılmaz Öztuna