“Yaptığımız çoğu zaman, bütün zarafeti ve letafetiyle karşımızda duran kar beyaz güvercinin boynuna, sırf daha güzel dursun diye boncuk asmak. Selen’in derdi o boncukla aslında. Diyor ki zaten güzel, yeterli; ne gerek var boncuğa? Sade bir yaşam öneriyor Selen; sade, basit, mutlu ve kendi güzelliğinde bir yaşam. Ben de soruyorum sık sık kendime. Sahi, gerek var mı rengârenk tavus kuşunun alnını kınalamaya?”
Şermin Yaşar
Dünya bize yer açsın isteriz, oysa dünyaya yer açması gereken bizizdir. Etrafımızdaki eşya kalabalığından, tıka basa dolu dolaplardan, ağırlığı taşıyamayan raflarda
“Yaptığımız çoğu zaman, bütün zarafeti ve letafetiyle karşımızda duran kar beyaz güvercinin boynuna, sırf daha güzel dursun diye boncuk asmak. Selen’in derdi o boncukla aslında. Diyor ki zaten güzel, yeterli; ne gerek var boncuğa? Sade bir yaşam öneriyor Selen; sade, basit, mutlu ve kendi güzelliğinde bir yaşam. Ben de soruyorum sık sık kendime. Sahi, gerek var mı rengârenk tavus kuşunun alnını kınalamaya?”
Şermin Yaşar
Dünya bize yer açsın isteriz, oysa dünyaya yer açması gereken bizizdir. Etrafımızdaki eşya kalabalığından, tıka basa dolu dolaplardan, ağırlığı taşıyamayan raflardan, yalnızca bir adımlık yer kalmış odalardan ve zihinsel yüklerimizin kalabalığından dünya sızamaz içeriye. Hayatın adımları eşikte kalır. Onu buyur edip alsanız içeriye, sadeliğin ortasında söyleşseniz hayatla, kendi sesinizi de duyacaksınız. Nasıl mı? Selen Baranoğlu, bugüne kadar binlerce okura ulaşan Basit ve Mutlu Yaşam’da bunun yöntemini anlatıyor. Haydi hayatı ve mutluluğu alın içeriye, eksildikçe çoğalacaksınız.