“Bu kitap geçmişte yaşadıklarını ve bunlara bağlı aldığın yaraları, müstakbel doğum izleri olarak görmene vesile olabilir, dingin ve yavaş bir şekilde. Geçmişin izlerini bir mağduriyet timsali olarak taşımaktan vazgeçeceksin belki de. Belki de geçmişindeki seni sürekli suçlamak yerine ona içten içe minnet duymaya başlayacaksın, kim bilir?
Ve kitabı kapatırken ardında bıraktıklarına, yitirdiklerine, kazandıklarına, kaçındıklarına yeni bir bakış açısıyla bakmaya başlayacaksın.”
Geçmiş bir daha ayak basmayacağımız uzak bir ülke midir? Yoksa bizi var eden, büyüten, besleyen, kimi zaman a
“Bu kitap geçmişte yaşadıklarını ve bunlara bağlı aldığın yaraları, müstakbel doğum izleri olarak görmene vesile olabilir, dingin ve yavaş bir şekilde. Geçmişin izlerini bir mağduriyet timsali olarak taşımaktan vazgeçeceksin belki de. Belki de geçmişindeki seni sürekli suçlamak yerine ona içten içe minnet duymaya başlayacaksın, kim bilir?
Ve kitabı kapatırken ardında bıraktıklarına, yitirdiklerine, kazandıklarına, kaçındıklarına yeni bir bakış açısıyla bakmaya başlayacaksın.”
Geçmiş bir daha ayak basmayacağımız uzak bir ülke midir? Yoksa bizi var eden, büyüten, besleyen, kimi zaman acıtan kimi zaman yaralarımızı saran anayurdumuz mudur? Dizkapaklarımızdaki çocukluk sızısını, bazen boşluğu tutan elimizi, kırılan kalbimizi, suya düşen hayallerimizi, olmamışlıklarımızı, yaşanmamışlıklarımızı ardımızda bırakıp kendimizi var edebilir miyiz? “Geçmiş benim” demeden güçlü olmak mümkün mü?
Selen Baranoğlu öyküler üzerinden, en gizli yaralarımızla söyleşiyor, bizi biz yapan, güçlendiren, her adımda daha insan kılan yaralarımızla. Çünkü, şairin de dediği gibi
Bazı Yaralar Yararlıdır.