1926 yılında Fransanın Poitiers kentinde doğan Michel Foucault hem düşünceleri hem de yaşantısıyla kendisini özgürlüğe adamış bir filozof, bir eylem insanıdır. Belki de onu anlamanın en doğru yolu söyleşilerde kullandığı şu ifadelerdir: Yaşamın ve çalışmanın temel amacı, kişinin başlangıçta olmadığı kişi olmasıdır; oyun ancak sonunda ne olacağını bilmediğin zaman oynamaya değer olur; kitap¬larımın her birisi benim yaşam öykümdür. Foucault hem kendisinin hem de başkalarının her hangi bir kategorik çerçevenin içine yerleştirilerek nitelenmesinden ya da yargılanmasından son derece rahatsızlık duyardı mutlaka ama yine de onu anlatmaya giriştiğimizde bulabileceğimiz en uygun sıfat yine kendisinin kullandığı Düşünce Sistemleri Tarihçisi olacaktır.
Foucaultnun düşünce hayatına bütünüyle egemen olan üç ana kavram vardır. Çözümlemelerinin düşünce sistemlerine ilişkin olanları arkeo¬loji, iktidar biçimlerine ilişkin olanları genealoji, kendine özen göstermeye ilişkin olanları da etik ile belirlenen üç dönemde yapılır. Foucault için Klâsik olan xvıı. ve xvııı. yüzyıllar ile Modern olan xıx. ve xx. yüzyıllarda, bu dönemlere ilişkin oluşumları hem teorik hem de pratik alanlarında yöneten epistemelerin farklı olması nedeniyle, farklı bi¬çimlerde görünen ve incelenen aynı pozitifliklerin (hayat, emek, dil) bilgisi hakkında gerçekleştirilen derinlemesine bir çözüm-leme yönteminin adıdır Bilginin Arkeolojisi. Bu çözümleme yöntemi, onun alt başlığı psikiyatrinin arkeolojisi olan Klâsik Çağda Deliliğin Tarihi, alt başlığı tıbbî bakışın arkeolojisi olan Kliniğin Doğuşu ve yine alt başlığı insan bilimlerinin arkeolojisi olan Kelimeler ve Şeyler adlı eserlerinde uygulanmıştır. Adı geçen eserlere egemen olan arkeoloji ile Foucault bir disiplini değil, bir araştırma alanını göstermek ister.