1968. Prag´da Sovyet tankları. Prag Baharı´mn sonu gelmiştir. Yurdundan aynlan pek çok göçmenden biri de Irena´dır. Kocasıyla birlikte Paris´e yerleşen Irena, onun ölümüyle yalnız kalır. Kendine yurt edindiği bu yerde duygularını, özlemlerini anlayacak, `bilecek´ kimse yoktur. Yıllar sonra, soğuk savaşın bitimiyle birlikte, eski yurdunu sık sık ziyaret etmeye başlar. Bu yolculuklarından birinde havaalanında yine eski bir göçmen olan Josef´le karşılaşır. Josef, onun bir türlü kopamadığı, ama yabancılaştığı geçmişinden bir sayfadır. Bütünüyle farklı nedenlerle çıktıkları Prag yolculuğu, Irena ile Josef´in yurtsuzluklarına, özlemlerine yeni halkalar ekleyecektir. Bilmemek, hatırlama üzerine, yalnızlık, yabancılaşma, yurtsuzluk, bellek ve unutuş üzerine bir roman. Yoğunluk, derinlik, duyarlık ve yorum açısından Milan Kundera´nın en önemli yapıtlarından olduğu kesin. İnsanlığın en güncel sorunlarından biri haline gelen `göçmen olma´ durumunu psikolojik ve siyasal kahplar içinde tutkuyla inceleyen Milan Kundera, romanına kendi kişisel tarihini de ilk kez bu kadar açıkça katmış. 20´nci yüzyıla damgasını vuran yazarlardan olan Milan Kundera´nın bu son romanı, yaşadığı ve yazdığı ülke olan Fransa´dan önce Türkiye´de ve Türkçe yayınlanıyor.