"Devlet, münferit kişiden, arkadaşlarından kopmasını, sevgilisiniterk etmesini, kendi fikirlerinden vazgeçip önüne konan fikirleribenimsemesini, insanları alıştığından farklı bir şekilde selamlamasını,hoşlandığından farklı şeyler yemesini ve içmesini, boş zamanını nefretettiği birtakım faaliyetler için heba etmesini, bütünüyle reddettiğimaceralar için kendisini emre amade kılmasını, geçmişini ve benliğinireddetmesini ve bütün bunları yaparken her an yoğun bir coşku veminnettarlık göstermesini, korkunç tehditler savurarak talep eder.Münferit şahıs bir kahraman olarak doğmamıştır, hele şehit olmakaklından bile geçmez. Sıradan bir insandır, birçok zaafı vardır... Amakendisinden talep edilenleri istemez, bu nedenle düelloyu kabuleder - pek heyecanlı değildir, daha ziyade omuzlarını silkerek kabuleder düelloyu, ama diğer taraftan sessiz bir kararlılık içindedir de,yılmayacaktır."Nazilerin adım adım iktidara gelişini, "Yok canım, hiç olur mu?" denenleringerçek oluşunu yaşayan, sıradan bir Alman'ın tanıklığı... Politik olmayan,sertleşen siyasi mücadeleyi korunaklı bir konumdan izleyen, "Banadokunmazlar," diyen birisiyle karşı karşıyayız. Bu totaliter iktidarınnasıl herkese, her şeye, hayatın her alanına dokunduğunu yavaş yavaş,ürpererek fark ediyor, soluğu daralıyor. Bu kitap, o ürpertinin hikâyesi. BirAlman'ın Hikâyesi, Nazizmi/faşizmi, teorik metinlerin ve tarih kitaplarınınaktarmaya pek muktedir olamayacağı bir derinlik ve duyguyla anlamamızısağlayan bir anlatı."Haffner'in anlatımı, yalnızca üslûbunun parlaklığıyla, şiirsel denebilecekcanlılığıyla ve berrak görüşüyle kalmıyor, usul usul yaklaşmakta olandeğişimleri algılamaktaki duyarlılığıyla dikkat çekiyor - adeta, antisemitterörün doğrudan kurbanlarından biriymişçesine." Der Spiegel