"Meşhur Türk atasözüdür: Korku dağları bekler. Poe, bu bekçiliği kendisinden önce hiç kimsenin tırmanamadığı zirvelerde yaptı. Everest’i, Alpleri, Altayları, Tanrı Dağlarını, baş döndürecek uçurumlarda bir kuzgun hassasiyetiyle bekledi. Bu bekleyişte şu üç unsuru mükemmelleştirdi Poe: benzersiz bir hayal gücü, enteresan bir analiz yeteneği ve şiirsel bir ifade zenginliği. İşte bu üç unsur, okuyanına gizemli keşifler, merakla mayalanmış derin korkular ve egzotik tatlar sunar. Bu, Edgar Allan Poe’nun eşi benzerine rastlanmamış dehasının ürünüdür. "
İşte elinizdeki bu kitap o benzersiz hayal gücünün bir ürünü Tanrılara h
"Meşhur Türk atasözüdür: Korku dağları bekler. Poe, bu bekçiliği kendisinden önce hiç kimsenin tırmanamadığı zirvelerde yaptı. Everest’i, Alpleri, Altayları, Tanrı Dağlarını, baş döndürecek uçurumlarda bir kuzgun hassasiyetiyle bekledi. Bu bekleyişte şu üç unsuru mükemmelleştirdi Poe: benzersiz bir hayal gücü, enteresan bir analiz yeteneği ve şiirsel bir ifade zenginliği. İşte bu üç unsur, okuyanına gizemli keşifler, merakla mayalanmış derin korkular ve egzotik tatlar sunar. Bu, Edgar Allan Poe’nun eşi benzerine rastlanmamış dehasının ürünüdür. "
İşte elinizdeki bu kitap o benzersiz hayal gücünün bir ürünü Tanrılara hizmet için uzun yollara düşenlerin öyküsüdür...
Bir Kudüs Öyküsü kavimler tarihinin biraz gerçek ama daha çok fantastik ve alabildiğince etkileyici öyküsüdür...
"Hemen surlara gidelim," dedi Abel Phittim, Buzi Ben Levi'yle Ferisi Simeon'a, Temmuz ayının onuncu gününde, dünyanın üç bin dokuz yüz kırk bir senesinde. "Hemen Benyamin kapısının yanındaki, Davud şehrindeki, sünnetsizler kampının karşısındaki surlara gidelim. Çünkü şimdi gün doğduğundan, bu dördüncü nöbetçinin son saati ve putperestler Pompey'in vaadini yerine getirmek üzere bizi kurbanlık kuzularla bekliyorlardır."