“Geçen gün sabahleyin, baharın en güzel göründüğü bir zamanda kırlara çıktım. Öteden beri bana güzel olarak tavsiye ettikleri ağaçları hoş bulmaya, toprakların üzerinde güneş ışığından doğan buharların havai girdaplar oluşturarak oynaştığını bir güzellik düşkünü gibi seyretmeye çalıştım. Şairlerin çiylerle süslü buldukları otları oynaşarak koparan keçileri, kuzuları uzun uzun seyrettim.
Kısaca doğayı süsleyen her şeyi beğenmek, onları seyretmekten tat almak üzere saatlerce oyalandım; ama insanların bunlara niçin hayran olduklarını anlayamadım. Şaşıyorum. İnsanlar mı hayallerine aldanmışlar yoksa ben mi çıldırıyorum?”
Halid Ziya’nın 1888’de “Küçük Kitaplar” üstbaşlığıyla müstakil olarak yayımladığı “Bir Muhtıranın
“Geçen gün sabahleyin, baharın en güzel göründüğü bir zamanda kırlara çıktım. Öteden beri bana güzel olarak tavsiye ettikleri ağaçları hoş bulmaya, toprakların üzerinde güneş ışığından doğan buharların havai girdaplar oluşturarak oynaştığını bir güzellik düşkünü gibi seyretmeye çalıştım. Şairlerin çiylerle süslü buldukları otları oynaşarak koparan keçileri, kuzuları uzun uzun seyrettim.
Kısaca doğayı süsleyen her şeyi beğenmek, onları seyretmekten tat almak üzere saatlerce oyalandım; ama insanların bunlara niçin hayran olduklarını anlayamadım. Şaşıyorum. İnsanlar mı hayallerine aldanmışlar yoksa ben mi çıldırıyorum?”
Halid Ziya’nın 1888’de “Küçük Kitaplar” üstbaşlığıyla müstakil olarak yayımladığı “Bir Muhtıranın Son Yaprakları” ve “Bir İzdivacın Tarih-i Muaşakası”, dönemin sanatçı dünyasına ve aile hayatına dair ustaca gözlemler içeriyor.
Kuşakları etkilemiş romanlar, ufuk açıcı öyküler, ezberlere kazınmış şiirler… Gazetelerde kalmış söyleşiler, gezi yazıları, denemeler, makaleler… Edebiyatımızın farklı dönemlerinden, iz bırakan metinler Kısa Miras’la bir araya geliyor.