“Sarmaşıkların bizi bir arada tuttuğuna inanmak istiyorum.
Onların doğanın örtüleri olduğunu söylemiştin.
Örtüler iplerden yapılır. Sarmaşıklar aynı zamanda doğanın ipleri olabilir ve bizi birbirimize bağlayabilir. Zincirler gibi değil üstelik.
Zaten isteyerek yan yana durduğumuz için aramızda bir sarmaşık büyütebiliriz. "
Ben, Hare Arıkan, aşk hakkında çok düşünmüştüm.
Bulduğum her aşk romanını okurken de, birbirini sevdiğine emin olduğum çiftleri merakla izlerken de tek yaptığım bazı cevaplar aramaktı.
Tasvir edilen hislerin gerçekte nasıl olabileceğini hayal etmek için &ccedi
“Sarmaşıkların bizi bir arada tuttuğuna inanmak istiyorum.
Onların doğanın örtüleri olduğunu söylemiştin.
Örtüler iplerden yapılır. Sarmaşıklar aynı zamanda doğanın ipleri olabilir ve bizi birbirimize bağlayabilir. Zincirler gibi değil üstelik.
Zaten isteyerek yan yana durduğumuz için aramızda bir sarmaşık büyütebiliriz. "
Ben, Hare Arıkan, aşk hakkında çok düşünmüştüm.
Bulduğum her aşk romanını okurken de, birbirini sevdiğine emin olduğum çiftleri merakla izlerken de tek yaptığım bazı cevaplar aramaktı.
Tasvir edilen hislerin gerçekte nasıl olabileceğini hayal etmek için çok uğraşıyordum ve uğraştıkça bütün bunlar masallardaki
Kaf Dağı gibi bir mite dönüşüyorlardı.
Ta ki hayatıma Can Bora Sarıcalı adında bir adam dalıp bütün dengemi altüst edene dek.
Yaşadığı hiçbir şehre sığmayan ve sürekli yollarda olmayı seven köksüz, bağsız bir adamla bütün hayatını mantık düzleminde yaşamayı tercih eden, maceradan uzak durmayı seçen bir kadının ortak noktası ne olabilirdi?
Can Bora'yı ve ona kapılırsam kıyısından düşeceğim uçurumu görmezden gelmek, bütün bunlardan uzak durmak zannettiğim kadar kolay olacak mıydı? Peki ya sarmaşıklar?
İkimiz arasında büyüyüp bizi sonsuza dek birbirimize bağlamak için etrafımızı sararlarken onları durdurmak mümkün olabilir miydi?