“Beyin haysiyetinden bu kadar kaybettikten sonra, hayati faaliyette insanın filden, karıncadan, leylek veya zürafadan hiçbir farkı kalmıyor. Rabbim! Her zevki tatmin edecek ve ismi yine ‘sanat ve edebiyat’ olacak olan felsefe taşını nasıl bulmalı!”
Ahmet Haşim şairliği kadar nasir kimliği de ön planda olan bir söz ustasıydı. Küçük bir tahtakurusundan büyük medeniyet sembollerine, dert edindiği tüm meseleleri kâğıda dökmekten imtina etmedi. Bize Göre’de yer alan ve Mehmet Kaplan’ın yayıma hazırlarken “dolgunluğunu”, tasvir gücünü ve ironik anlatımını işaret ettiği fıkralar, onun nesirdeki kuvvetini günümüze taşımakla birlikte yazılarını oluşturan fikri arka plan hakkında da okura ipuçları veriyor.
Haşim’in çoğu zaman iki sayfa
“Beyin haysiyetinden bu kadar kaybettikten sonra, hayati faaliyette insanın filden, karıncadan, leylek veya zürafadan hiçbir farkı kalmıyor. Rabbim! Her zevki tatmin edecek ve ismi yine ‘sanat ve edebiyat’ olacak olan felsefe taşını nasıl bulmalı!”
Ahmet Haşim şairliği kadar nasir kimliği de ön planda olan bir söz ustasıydı. Küçük bir tahtakurusundan büyük medeniyet sembollerine, dert edindiği tüm meseleleri kâğıda dökmekten imtina etmedi. Bize Göre’de yer alan ve Mehmet Kaplan’ın yayıma hazırlarken “dolgunluğunu”, tasvir gücünü ve ironik anlatımını işaret ettiği fıkralar, onun nesirdeki kuvvetini günümüze taşımakla birlikte yazılarını oluşturan fikri arka plan hakkında da okura ipuçları veriyor.
Haşim’in çoğu zaman iki sayfayı geçmeyen uzunluktaki fıkralarının her birinin bir önermesi, bir çıkış noktası mevcut. Haşim’in yazıları, okura yalnızca estetik haz vermez, ki böyle bir iddiası yoktur. Bununla birlikte bu yazıların, erken Cumhuriyet döneminin meselelerine entelektüel, politik, sosyolojik bir bakış imkânı sağladığı da aşikâr.
Ahmet Haşim dendiğinde hatıra gelen ilk eserlerden biri olan ve Bir Seyahatin Notları’yla birlikte sunduğumuz Bize Göre, önemini hâlâ korumakta. Elinizdeki kitap, Ahmet Haşim’i anlama çabasına nitelikli bir katkı sunma amacını taşıyor.