“Boşlukdikeni”, Gökhan Yılmaz’ın dördüncü öykü kitabı.
“Biraz Kuşlar, Azıcık Allah” (2012), “İkiye Kadar Sayamamak” (2013), “Hevesin Kaçış Yönü” (2021) kitaplarındaki özgün diliyle dikkati çeken Yılmaz’ın kalemi işlek ve çevik. Kısa, yalın, devrik cümlelerin arasına koyu karanlıklar, derin uçurumlar, geniş ufuklar sığdırıyor. Boşluksuz, sıkı örgülü yazıyor; sözün dolambaçlı yerlerindeyse anlamı tersine çeviriyor. İnsanın susup dünyanın konuştuğu yerde düşünceyi altüst eden, du
“Boşlukdikeni”, Gökhan Yılmaz’ın dördüncü öykü kitabı.
“Biraz Kuşlar, Azıcık Allah” (2012), “İkiye Kadar Sayamamak” (2013), “Hevesin Kaçış Yönü” (2021) kitaplarındaki özgün diliyle dikkati çeken Yılmaz’ın kalemi işlek ve çevik. Kısa, yalın, devrik cümlelerin arasına koyu karanlıklar, derin uçurumlar, geniş ufuklar sığdırıyor. Boşluksuz, sıkı örgülü yazıyor; sözün dolambaçlı yerlerindeyse anlamı tersine çeviriyor. İnsanın susup dünyanın konuştuğu yerde düşünceyi altüst eden, duyguyla oynayan bir söylem yaratıyor.
Güncelin ironisiyle yüklü, sert ve mayhoş öyküler var “Boşlukdikeni”nde.
Bahar önce dedenin bağrına geldi. Ellisinde var yok. Aynalar hoş karşıladı onu. Saçlar boyandı aslına. Şiir bulaştı kalemine, ağzına. Dediler, var bunda bir hâl. Dediler, tövbe, bu yaştan sonra. Dediler, el âlem ne der.
Sordular, nedir bu, hayırdır. Dedi, karışmayın, ömrüm azdır. Baharın tersi ayazdır. Dediler, susalım becerebilirsek. Dediler, ne yapalım, atamızdır.