“Yaşayanların Krallığında İnsanın Kurtuluşu”
İbn Haldun’un söylediği nakledilir ya “coğrafya kaderdir” diye. Yaşadığımız zamanda bu söz baskınlığını iyiden iyiye yitirmiştir. Çünkü artık insanlar içinde yaşadıkları coğrafyanın kaderi olma potansiyelindedir. Her şeyin ölçütü insan gibi görünüyor. Öyle ki binlerce yıldır bir kasırga ya Tanrı’nın öfkesine ya da şeytanların kıskançlığına delalet diye düşünüldü. Oysa gerçek olan şey boşlukların insanlarının zihniydi... O boşluklar artık daha da derinlerde! Peki her şeyle ve özellikle kend
“Yaşayanların Krallığında İnsanın Kurtuluşu”
İbn Haldun’un söylediği nakledilir ya “coğrafya kaderdir” diye. Yaşadığımız zamanda bu söz baskınlığını iyiden iyiye yitirmiştir. Çünkü artık insanlar içinde yaşadıkları coğrafyanın kaderi olma potansiyelindedir. Her şeyin ölçütü insan gibi görünüyor. Öyle ki binlerce yıldır bir kasırga ya Tanrı’nın öfkesine ya da şeytanların kıskançlığına delalet diye düşünüldü. Oysa gerçek olan şey boşlukların insanlarının zihniydi... O boşluklar artık daha da derinlerde! Peki her şeyle ve özellikle kendimizle nasıl başa çıkarız? Kitapta…