Boynunda bir dizi inci.
Düştüğü yerde sıyrıldı etekliği.
Öncesi çığlık, yırttı içimizi.
Yankıya zemin her duvarda sıçrayan beş tırnak izi.
Saçı kül, yanağı gül!
Bir çuval kemik, bedeninden dökülecek. Tak diye açılacak çenesi, incileri sokağa saçılacak.
İtiraf ediyorum okur: Asfalta akan kanının seyrimle netameli ilişkisini anlatmak için inat ediyorum. Lakin zor.
Boynumda Bir Dize İnci, bakışın öznelliğinin, biricikliğinin görkemli anlatısını bırakıyor kucağımıza. Sözcükler her birimizin ömürlerinde çoğalan ve eksilen yeni anlamlara bürünürken, yazarın dünyasında geçip gidemeyen başka hayatları anlama/anlatma aracı olarak büyüleyici bir işleve bürünüyor.
Anılarla sarmalanmış kırılma anlarının, hayatla karşılaşılan her seferinde yeniden yaratıldığı öyküler, Reyhan Yıldırım'ın usta kaleminden döküldüğünde, görüntüleriyle bile bildik, tanıdık olmaktan çıkıp özelleşiyor. Özel insanların, özel mekânların, özel anların, tüm bunların özel öykülerinin tanığı olup çıkıyoruz, her şeyin ?sıradanlaştırıldığı' günümüzde. O zaman anlıyoruz ki, Reyhan Yıldırım tam zamanında gelmiş dünyamıza.
Okudukça, susadığınızı hissedeceksiniz...