Ehli irfandan biri yolda gördüğü bir muhtaca “Nasılsın?” diye sordu. “Yirmi bin dirhem borcum var.” dedi, boş bulunup. Soran, sesini çıkarmadan çekti gitti. Neyi var neyi yoksa derleyip toplayıp sattı ve o borcu ödedi. “Bir daha kimseye ‘Nasılsın?’ diye sorarken bin kere düşünürüm.” dedi.
“Merak etmediği, dert etmeyeceği derdi sormak münafıklıkta bir mertebedir.” der İmam Gazali. Derdinden anlamayacağın ya da çözemeyeceğin derdin sahibine “Nasılsın?” diye sorulmaz.
Nasılsınız?
Kendinizi cesur, sevilmeye layık, değerli, tutkulu ve ilham verici hissediyor musunuz?
Ehli irfandan biri yolda gördüğü bir muhtaca “Nasılsın?” diye sordu. “Yirmi bin dirhem borcum var.” dedi, boş bulunup. Soran, sesini çıkarmadan çekti gitti. Neyi var neyi yoksa derleyip toplayıp sattı ve o borcu ödedi. “Bir daha kimseye ‘Nasılsın?’ diye sorarken bin kere düşünürüm.” dedi.
“Merak etmediği, dert etmeyeceği derdi sormak münafıklıkta bir mertebedir.” der İmam Gazali. Derdinden anlamayacağın ya da çözemeyeceğin derdin sahibine “Nasılsın?” diye sorulmaz.
Nasılsınız?
Kendinizi cesur, sevilmeye layık, değerli, tutkulu ve ilham verici hissediyor musunuz?