Şimdiye kadar hiç okulunuzu değiştirdiğiniz oldu mu? Sınıf arkadaşlarınızı, biricik
öğretmeninizi, müdürünüzü, servisçi amcanızı... Yani okulunuzla ilgili her ne varsa
bunları ardınızda bırakıp yeni bir okula gitmek zorunda kaldınız mı? İşte o yıl Sevil Eren
eski okuluyla ilgili ne varsa hepsini anılarında bırakmış, yeni bir okula adım atmıştı.
Şehrin en namlı, en başarılı, en köklü okulu olan Cücüklü Namık Efendi İlkokulu'na...
Hayatında yepyeni bir dönem başlıyordu. O ders yılı başı başka öğrenciler için de bir
dönüm noktasıydı. Onlardan biri de Esra Kaymak'tı. Esra, yeni okulunun adını
duyduğunda gülmekten yerlerde yuvarlanmıştı. İçinden bir ses ona bu seferki
okulunda çok eğleneceğini söylüyordu. Ama içindeki sesin gerçeği söylemediğini
anlamakta gecikmeyecekti. Cücüklü Namık Efendi Okulu belki pek eğlenceli değildi,
hatta hiç eğlenceli değildi, hatta ve hatta bir çocuğun gitmek isteyeceği son okuldu
ama Sevil ve Esra için bambaşka kapılar aralayacaktı.
Bu okulda dostluğu, sevgiyi ve en önemlisi kendilerini bulacaklardı.