Vane Cynster asla evlenmeyeceğine ve hiçbir kadının onu tutsak alamayacağına yemin etmişti. Fakat sonra Patience Debbington’la tanıştı ve çok geçmeden onu baştan çıkarmanın ötesinde şeyler düşünmeye başladı.
Asla Evlenmeyeceğine Ant İçmişti
Vane Cynster rüzgârın hangi yönden estiğini daima anlardı ve rüzgâr artık evlilik yönünde esiyordu. Diğer Cynster erkekleri sunağa yürümekte bir sakınca görmeyebilirlerdi, ama Vane ne kadar güzel, ne kadar çekici olursa olsun hiçbir kadının tutsağı olmak istemiyordu. Bellamy Köşkü, Londra’nın koca avcılarından geçici olarak kaçmak için mükemmel bir yer gibi görünüyordu. Ancak karşı konulmaz çekiciliğiyle Patience Debbington’la tanıştığı anda Vane, eşini bulduğunu anladı ve çok geçmeden cid
Vane Cynster asla evlenmeyeceğine ve hiçbir kadının onu tutsak alamayacağına yemin etmişti. Fakat sonra Patience Debbington’la tanıştı ve çok geçmeden onu baştan çıkarmanın ötesinde şeyler düşünmeye başladı.
Asla Evlenmeyeceğine Ant İçmişti
Vane Cynster rüzgârın hangi yönden estiğini daima anlardı ve rüzgâr artık evlilik yönünde esiyordu. Diğer Cynster erkekleri sunağa yürümekte bir sakınca görmeyebilirlerdi, ama Vane ne kadar güzel, ne kadar çekici olursa olsun hiçbir kadının tutsağı olmak istemiyordu. Bellamy Köşkü, Londra’nın koca avcılarından geçici olarak kaçmak için mükemmel bir yer gibi görünüyordu. Ancak karşı konulmaz çekiciliğiyle Patience Debbington’la tanıştığı anda Vane, eşini bulduğunu anladı ve çok geçmeden ciddi hayaller kurmaya başladı.
Hiçbir Erkeğin Tuzağına Düşmemeye Ant İçmişti
Patience, Vane’in duygusal teklifleri karşısında yenik düşecek değildi. Evet, öpüşleri başını döndürüyor, okşayışları içini eritiyordu, ama Vane küstah ve kibirliydi… Ve itirazlarına rağmen, diğer erkekler gibi o da mutlaka sadakatsizdi. Patience kalbinin kırılmasına asla izin vermeyeceğine dair söz vermişti kendine. Acaba bu sözünü tutabilecek miydi?