Ünlü yazar Aytmatov`un bu son romanı, aslında "Gün Olur Asra Bedel` adlı romanın içinde yer alması gereken ve onu tamamlayan uzunca bir bölümdür. Fakat, on yıl kadar önce kaleme alınan o eserde, KGB`yi en çarpıcı örneklerle en ağır bir şekilde suçlayan bu bölüme izin verilmemiş, ya da Aytmatov bunu, "Dişi Kurdun Rüyaları"adlı daha sindirici romanını yazdıktan, bugünkü ortama ulaşıldıktan sonra ayrı bir roman halinde yayınlama fırsatını beklemiştir.
Bugün heykelleri yıkılmakta olan Dzerjinski`nin kurduğu KGB için iktidar, daha doğrusu bu örgüt, hiç söndürülmeden yanması gereken bir sobadır. Bu sobanın yakıtı yalnız insandır. Yaş, kuru ayrımı yapılmadan insanlar yakılacaktır ki soba sönmesin..
Bu son romanında Aytmatov, "Gün Olur Asra Bedel`in kahramanlarından biri olan öğretmen Kuttubayev`in nasıl öldüğünü anlatıyor. Oysa, sözünü ettiğimiz büyük romanda resmi makamlar onun kalp sektesinden öldüğünü bildirmişlerdi.
Kuttubayev`i suçlayan askerî savcı (KGB) en önemli delil olarak onun, Cengiz Han`la ilgili bir efsaneyi kaleme almış olmasını gösteriyor. Bu efsane, Avrupa`yı fethe giden Cengiz Han`ın Sarı- Özek`ten geçerken iki sevgiliyi idam ettirmesi olayıdır. Bu, hem çok güzel bir aşk hikâyesi hem de "diktatör karşısında bireylerin durumu" gibi evrensel bir konunun işlenmesidir. Anlatan Aytmatov olunca, orada, masal ve efsane aracılığıyla geçmişimizi, günümüzu hatta geleceğimizi apaçık görebiliyoruz.