"Önce beyaz kızı vuruyorlar. Ötekiler için ağırdan alabilirler."
Ruby köyü, özgürleşmiş kölelerin torunlarının kurduğu, son derece korunaklı, katı kurallarla yürüyen, yarım yüzyıldır kendi kendine yetebilen bir "cennet"tir. Fakat Sivil Haklar Hareketi'nden Vietnam Savaşı'na, karşı kültürden kuşak çatışmasına, '60'lı yılların bütün çalkantıları Ruby erkeklerinin huzurunu kaçırmaya başlar ve kadınlar her zamanki gibi günah keçisi ilan edilir. Sonuç ise kaçınılmazdır; tesadüfi gibi görünen çıkışlarla giderek köyün yakınlarındaki Manastır'a sığınan kadınlara karşı harekete geçen bu ataerkil cennet sakinleri, kendilerinin de bir zamanlar maruz kaldığı acımasız cezalandırma yöntemlerine başvurarak yeryüzünü ve gökyüzünü kızıla boyar.
"Önce beyaz kızı vuruyorlar. Ötekiler için ağırdan alabilirler."
Ruby köyü, özgürleşmiş kölelerin torunlarının kurduğu, son derece korunaklı, katı kurallarla yürüyen, yarım yüzyıldır kendi kendine yetebilen bir "cennet"tir. Fakat Sivil Haklar Hareketi'nden Vietnam Savaşı'na, karşı kültürden kuşak çatışmasına, '60'lı yılların bütün çalkantıları Ruby erkeklerinin huzurunu kaçırmaya başlar ve kadınlar her zamanki gibi günah keçisi ilan edilir. Sonuç ise kaçınılmazdır; tesadüfi gibi görünen çıkışlarla giderek köyün yakınlarındaki Manastır'a sığınan kadınlara karşı harekete geçen bu ataerkil cennet sakinleri, kendilerinin de bir zamanlar maruz kaldığı acımasız cezalandırma yöntemlerine başvurarak yeryüzünü ve gökyüzünü kızıla boyar.
Nobel ve Pulitzer ödüllü Toni Morrison, organize kötülüğün kökenlerine indiği Cennet'te, ırkçılığı deri renginden çıkarıp iktidar ilişkileri eksenine oturtarak folkloru, tarihi, hafızayı ve insan doğasının derinlerinde yatan marazları, toplumsal travmaların karmaşık yapısını çözümlemek için birer enstrüman misali kullanıyor.