Centil Bellini dedim de... Bu Venedikli ressamı biraz daha anlatsam iyi olacak. Cennetmekân Fâtih Sultan Mehmed Han, şebîh surete pek meraklıydı ve kâfiristanda bu fende hüner sahibi çok musavvir bulunduğunu öğrenmişti. Kostanzo Efendi gibi birçokları gelip gitti, amma hiçbiri bunun kadar hünerbaz değildi. Matruş bir adam, ne sakalı var ne bıyığı. Saçları da dökülmüş, ensesindeki bir tutam kıl olmasa bizim Cevlâkîlere benzeyecek. Baba Nakkaş, huzurda çok itibar gördüğünü söylemişti. Meğerse bunlar ailece musavvirmiş. Babası Yakopo ve bir yaş küçük kardeşi Covanni...
Centil Bellini dedim de... Bu Venedikli ressamı biraz daha anlatsam iyi olacak. Cennetmekân Fâtih Sultan Mehmed Han, şebîh surete pek meraklıydı ve kâfiristanda bu fende hüner sahibi çok musavvir bulunduğunu öğrenmişti. Kostanzo Efendi gibi birçokları gelip gitti, amma hiçbiri bunun kadar hünerbaz değildi. Matruş bir adam, ne sakalı var ne bıyığı. Saçları da dökülmüş, ensesindeki bir tutam kıl olmasa bizim Cevlâkîlere benzeyecek. Baba Nakkaş, huzurda çok itibar gördüğünü söylemişti. Meğerse bunlar ailece musavvirmiş. Babası Yakopo ve bir yaş küçük kardeşi Covanni...
Beşir Ayvazoğlu, birbiriyle ilişkili olmakla beraber bağımsız metinler olarak da okunabilecek sekiz tarihî hikâye ile Fâtih devrinde karşı karşıya gelen iki farklı estetiğin çatışmasını ve Osmanlı tarihinin en can alıcı meselesi olan “kardeş katli”ni birlikte sorguluyor. Üç bölümden oluşan bir üst hikâyenin birbirine bağladığı hikâyelerin odak noktası, Bursa’da, aralarında Cem ve Mustafa’nın da bulunduğu çok sayıda şehzadeyi misafir eden Muradiye...