Sultan II. Mehmed, Cuma namazının bitmesinin ardından, bembeyaz kıyafetiyle atına bindi. Atının üzerinde, belindeki kılıcı çekip askerlerine seslendi. “Yiğitlerim, bugün Allah yolunda ölme günüdür. Şanı yüce Mevlâ’nın inayetiyle bu surlar önümüzde un ufak olacaktır. Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v)’in müjdelediği ordu sizsiniz. Artık söz söyleme vakti değildir. Allah yolunda cihat etme vaktidir. Şu duyduğunuz çan seslerinin yerine, Ezan-ı Muhammediyye’nin Konstantiniyye semalarında yükselme anı, bu andır. Eğer kanımla yükselecekse Hz. Muhammed’in (s.a.v) dini, durmasın kılıç
Sultan II. Mehmed, Cuma namazının bitmesinin ardından, bembeyaz kıyafetiyle atına bindi. Atının üzerinde, belindeki kılıcı çekip askerlerine seslendi. “Yiğitlerim, bugün Allah yolunda ölme günüdür. Şanı yüce Mevlâ’nın inayetiyle bu surlar önümüzde un ufak olacaktır. Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v)’in müjdelediği ordu sizsiniz. Artık söz söyleme vakti değildir. Allah yolunda cihat etme vaktidir. Şu duyduğunuz çan seslerinin yerine, Ezan-ı Muhammediyye’nin Konstantiniyye semalarında yükselme anı, bu andır. Eğer kanımla yükselecekse Hz. Muhammed’in (s.a.v) dini, durmasın kılıçlar doğrasın beni. Korkaklar gibi kaçmaya zorlarsa nefsim, toprağa karsın aciz canımı Konstantiniyye’nin lanetli eli. Ey Ayasofya! Bak bu yiğitler sende secde etmeye geldi. Al kanlarıyla, bağrındaki şeytanı def etmeye geldi. Ey Sezar! Ey Aşil! Ey İskender! Bakın da imrenin Allah’ın askerlerine. Söyleyin, sizden geri kalır yanları var mı? Ey aslanlarım! Yiğitlerim! Şeytanı utandırın, Efendimizi(s.a.v) onurlandırın. Allah Azze ve Celle… Hücum!”