Çorbacının odası, ekmek evinden renkli kâğıt kaplı ince bir bölme ile ayrılmıştı ve çok defa, sözlerimin ateşi ile sesimi yükselttiğim zaman, çorbacı bölmeye güm güm vuruyor, bu gürültü ile hamam böcekleri ve sıçanları ürkütüyordu. Arkadaşlar bunun üzerine bir kelime söylemeden uyumaya gidiyor; tavandan kopmuş duvar kâğıdı parçaları hamam böceklerinin ayakları altında hışırdıyor ve ben yalnız kalıyordum. Şubat fırtınası ocağın içinden şiddetle eserek ve camlara çarparak uluyor ve inliyordu; küçük bir lâmba ile zayıf surette aydınlatılmış ekmek evinin yarı gölgesi oynuyor; bacaklara nereden estiği belli olmayan bir soğuk saldırışı kuvvetle sarılıyordu. Hamur yoğuruyordum ve çorbacı teknenin yanındaki bir un çuvalı üzerine oturmuş, sinire
Çorbacının odası, ekmek evinden renkli kâğıt kaplı ince bir bölme ile ayrılmıştı ve çok defa, sözlerimin ateşi ile sesimi yükselttiğim zaman, çorbacı bölmeye güm güm vuruyor, bu gürültü ile hamam böcekleri ve sıçanları ürkütüyordu. Arkadaşlar bunun üzerine bir kelime söylemeden uyumaya gidiyor; tavandan kopmuş duvar kâğıdı parçaları hamam böceklerinin ayakları altında hışırdıyor ve ben yalnız kalıyordum. Şubat fırtınası ocağın içinden şiddetle eserek ve camlara çarparak uluyor ve inliyordu; küçük bir lâmba ile zayıf surette aydınlatılmış ekmek evinin yarı gölgesi oynuyor; bacaklara nereden estiği belli olmayan bir soğuk saldırışı kuvvetle sarılıyordu. Hamur yoğuruyordum ve çorbacı teknenin yanındaki bir un çuvalı üzerine oturmuş, sinire dokunan sesiyle söylüyordu Mart güneşi, eski harap evlerin yüksek duvarları ile kararmış, pis sokağa, sanki kirlenmekten çekiniyormuş gibi, dikkatle bakıyordu. Şehrin göbeğinde sabahtan akşama kadar karanlık bir bodruma kapanmış olan bizler, ilkbaharın gelmekte olduğunu durmadan artan rutubetten anlıyorduk.