James Baldwin’in otobiyografik öğeler taşıyan, 1953 tarihli ilk romanı Dağlardan Duyur Onu, 1935 yılında bir cumartesi günü Harlem’de geçer. Grimes ailesi ve komşularından oluşan küçük bir cemaat mahallenin kilisesinde toplanır. Ayin sırasında, amansız vaiz Gabriel’ın, karısı Elizabeth’in ve dul ablası Florence’ın zihninden geçenleri sırayla izleriz; her birinin hayatı, hayalleri ve pişmanlıkları, mezara götürecekleri sırlar önümüzde bir bir açılır, böylece Baldwin ABD’de siyahların 19. yüzyıl sonuyla 20. yüzyıl başlarındaki hayatının Güney’den Kuzey’e uzanan sert b
James Baldwin’in otobiyografik öğeler taşıyan, 1953 tarihli ilk romanı Dağlardan Duyur Onu, 1935 yılında bir cumartesi günü Harlem’de geçer. Grimes ailesi ve komşularından oluşan küçük bir cemaat mahallenin kilisesinde toplanır. Ayin sırasında, amansız vaiz Gabriel’ın, karısı Elizabeth’in ve dul ablası Florence’ın zihninden geçenleri sırayla izleriz; her birinin hayatı, hayalleri ve pişmanlıkları, mezara götürecekleri sırlar önümüzde bir bir açılır, böylece Baldwin ABD’de siyahların 19. yüzyıl sonuyla 20. yüzyıl başlarındaki hayatının Güney’den Kuzey’e uzanan sert bir panoramasını çizer. Her şeyin merkezindeyse vaizin hor gördüğü üvey oğlu John vardır. Gün ilerledikçe John baba korkusuyla, kaçıp özgürleşme arzusuyla ve inanma ihtiyacıyla yüzleşecektir.
Baldwin’in “kötü ruhları kovar gibi içimden bir şeyleri söküp atma, babama ve hepimize ne olduğunu öğrenme girişimi” diye nitelediği ilk romanı, Amerikan edebiyatının vazgeçilmez klasiklerinden biri.
Şiirsel bir yoğunlukla ve büyük bir anlatı ustalığıyla yazılmış.
Harper’s
Baldwin hummalı hikâyesini canlı bir imgelem ve cömert bir ayrıntı zenginliğiyle anlatıyor.
The New York Times
James Baldwin olmak demek, Avrupa’daki, Amerika’daki pek çok saklı yere, siyahlara, beyazlara dokunmak demektir; pek çok şeyi anlamaya zorlanmaktır.
Alfred Kazin