Leylâ Safiye çok uzun yıllar “Leyla”nın, kendi isim hikayesinin peşine düştü. Bir kuyumcu titizliği ve büyük bir sabırla yirminci yüzyıl basınını taradı, arşivlere girdi, yıllarca fotoğrafların peşine düştü. Çalışmaları ilk meyvesini 2004’te verdi ve ilk kitabı “Leyla Bir Kürt Prensesinin Öyküsü” yayımlandı. Kitap aslında birbiriyle bağlantılı üç kadının, Leylaların hikayesinden oluşuyordu.
Leylâ Safiye çalışmalarını daha da ilerletti ve İngilizce olarak kaleme aldığı “Searching for Leïla the Kurdish Princess of Dance” yayımlandı. O zamana kadar Leyla Bedirxan’a ilişkin bilgiler birkaç gazete kupüründen ibaretti, bu çalışmalarla Bederkhan çok daha görünür olmaya başladı.
Leylâ Safiye şimdi de üçüncü kitabı, tam teşekküllü bir
Leylâ Safiye çok uzun yıllar “Leyla”nın, kendi isim hikayesinin peşine düştü. Bir kuyumcu titizliği ve büyük bir sabırla yirminci yüzyıl basınını taradı, arşivlere girdi, yıllarca fotoğrafların peşine düştü. Çalışmaları ilk meyvesini 2004’te verdi ve ilk kitabı “Leyla Bir Kürt Prensesinin Öyküsü” yayımlandı. Kitap aslında birbiriyle bağlantılı üç kadının, Leylaların hikayesinden oluşuyordu.
Leylâ Safiye çalışmalarını daha da ilerletti ve İngilizce olarak kaleme aldığı “Searching for Leïla the Kurdish Princess of Dance” yayımlandı. O zamana kadar Leyla Bedirxan’a ilişkin bilgiler birkaç gazete kupüründen ibaretti, bu çalışmalarla Bederkhan çok daha görünür olmaya başladı.
Leylâ Safiye şimdi de üçüncü kitabı, tam teşekküllü bir Leyla Bedirxan biyografisiyle karşımızda: “Dansın Kürt Prensesi Leïla Bederkhan”.
Bu kitap zor zamanlarda bir kadın ve sanatçı olarak kendini var etmeye çalışan “sürgün” bir prensesin, Leïla Bederkhan’ın çarpıcı hikayesinin, hayatı ve dans serüveninin yanında okuru adeta 20. yüzyıla bir geziye çıkarıyor. Arkaplanında sanatın, savaşın, sürgün ve dansın yer aldığı kimi zaman keyifli, bazen de hüzünlü bir gezi…