Schopenhauer, 1819 yılında Berlin Üniversitesine yaptığı başvurudaki özgeçmişinde kendini “yersiz yurtsuz” olarak tanımlar. Gerçekten de onun yaşamının ilk 45 yılı bir göçebe hayatını andırmaktadır. Aynı zamanda Schopenhauer, ana eseri İsteme ve Tasavvur Olarak Dünya’nın basılmasının ardından tam 17 sene hiçbir şey yayımlamaz. Fakat tüm bunlar Schopenhauer’ın 1833 yılında 45 yaşındayken Frankfurt’a yerleşmesiyle değişir: Hem ölene dek buradan hiç ayrılmayacak hem de artık belirli bir yalnızlık ve münzevilik içinde yayın hayatına dönecektir.
İşte onun bu döneminin ilk meyvesi, 1836 yılında basılan Doğadaki İsteme Üzerine’dir. Schopenhauer, bu kitapta ana eserinde ortaya koyduğu metafizik ile empirik bilimlerin sonuçlarının uyum için
Schopenhauer, 1819 yılında Berlin Üniversitesine yaptığı başvurudaki özgeçmişinde kendini “yersiz yurtsuz” olarak tanımlar. Gerçekten de onun yaşamının ilk 45 yılı bir göçebe hayatını andırmaktadır. Aynı zamanda Schopenhauer, ana eseri İsteme ve Tasavvur Olarak Dünya’nın basılmasının ardından tam 17 sene hiçbir şey yayımlamaz. Fakat tüm bunlar Schopenhauer’ın 1833 yılında 45 yaşındayken Frankfurt’a yerleşmesiyle değişir: Hem ölene dek buradan hiç ayrılmayacak hem de artık belirli bir yalnızlık ve münzevilik içinde yayın hayatına dönecektir.
İşte onun bu döneminin ilk meyvesi, 1836 yılında basılan Doğadaki İsteme Üzerine’dir. Schopenhauer, bu kitapta ana eserinde ortaya koyduğu metafizik ile empirik bilimlerin sonuçlarının uyum içinde olduğunu göstermek istemektedir. Bunu yaparken bilim dünyasındaki gelişmelerin sadece bir takipçisi ve kayıtçısı değil, bunların müthiş bir yorumcusudur da. Kitapta evrime dair tartışmasından Çin’in tanrısız dinlerine, bitki fizyolojisinden dilbilime pek çok konu parlak bir biçimde işlenmektedir.
Tıpkı İsteme ve Tasavvur Olarak Dünya ve Yeterli Temel İlkesinin Dörtlü Üzerine’de olduğu gibi Türkçeye kazandırarak yayımladığımız Doğadaki İsteme Üzerine ile birlikte Schopenhauer’ın felsefesinin –popülerliği değil– tanınırlığı adına dev bir adım daha atmış oluyoruz. A. Onur Aktaş’ın tutarlı ve okurun merak edebileceği her noktada açıklık sunan çevirileri Türkçe Schopenhauer çalışmalarına ivme kazandırmaya devam ediyor.