Hasan Sabbah ya da Hasan Bin Sabbah, yani Sabbah’ın soyundan biri, adını Sabbah Humeyri’den alan ve babasının Kûfe’den Kum’a, Kum’dan da Rey’e gittiğini iddia eden ve katı bir Şii olan Ali’nin oğluydu.
Uzun zamandır olgunlaştırdığı özel cinayet planını uygulamaya koymaya ve düşmana ağır bir darbe indirmeye karar verdi.
Adanmışlarından birkaçını huzuruna çağırdı. İçlerinden birine işaret ederek “Öldür kendini!” dedi ve adam anında kendini bıçakladı. Diğerine, “Kendini surdan aşağıya at!” dedi ve bir iki saniye içinde hendekte parçalanmış bir ceset vardı.
Şeyh onlara şöyle dedi. &ld
Hasan Sabbah ya da Hasan Bin Sabbah, yani Sabbah’ın soyundan biri, adını Sabbah Humeyri’den alan ve babasının Kûfe’den Kum’a, Kum’dan da Rey’e gittiğini iddia eden ve katı bir Şii olan Ali’nin oğluydu.
Uzun zamandır olgunlaştırdığı özel cinayet planını uygulamaya koymaya ve düşmana ağır bir darbe indirmeye karar verdi.
Adanmışlarından birkaçını huzuruna çağırdı. İçlerinden birine işaret ederek “Öldür kendini!” dedi ve adam anında kendini bıçakladı. Diğerine, “Kendini surdan aşağıya at!” dedi ve bir iki saniye içinde hendekte parçalanmış bir ceset vardı.
Şeyh onlara şöyle dedi. “İmamlar, İsmailiyelilerin infazını ve mallarına el konulmasını helal kılıyor. O hâlde onların isteyerek verdiği parayı ve malı kullanmak daha helaldir!”
Ali’nin soyundan gelenlerin damarlarında akan Peygamber kanına hürmet etmelerine rağmen, ne bu soylu kökene bağladıkları ayrıcalıklarda ne de onun soyunun hangi daldan devam ettiğinde anlaştılar.