Dokuz Yüz Katlı İnsan, bilinçdışının keşfinden başlayarak Freud, Fechner, Gassner, Messmer ve Jung gibi, Batı eksenli modern psikoloji alanına yön vermiş isimlerin öne sürdüğü ve yakın zamana kadar yeter ve geçer kabul edilen kuramlara, “bilinçdışı”nın keşfi sürecinden başlayarak yeniden bir okuma önerisi sunan bir şifa manifestosudur.
Psikiyatrist Mustafa Merter, bu çalışmasında Avrupalı zihnin yıllar boyunca düştüğü açmazları, bu düşünürlerin ve bilim adamlarının yorumlarını tasavvufi terminolojiyle ilişkilendirerek okuruna aktarıyor. Bunu yaparken de insan
Dokuz Yüz Katlı İnsan, bilinçdışının keşfinden başlayarak Freud, Fechner, Gassner, Messmer ve Jung gibi, Batı eksenli modern psikoloji alanına yön vermiş isimlerin öne sürdüğü ve yakın zamana kadar yeter ve geçer kabul edilen kuramlara, “bilinçdışı”nın keşfi sürecinden başlayarak yeniden bir okuma önerisi sunan bir şifa manifestosudur.
Psikiyatrist Mustafa Merter, bu çalışmasında Avrupalı zihnin yıllar boyunca düştüğü açmazları, bu düşünürlerin ve bilim adamlarının yorumlarını tasavvufi terminolojiyle ilişkilendirerek okuruna aktarıyor. Bunu yaparken de insan nefsinin okyanusunda bir yön bulmaya çabalayan Batı insanının bilimsel metodolojiyi kullanarak insan “ruhu”nu kavramaya çalıştığını fakat buna muvaffak olamadığını, tasavvufun ise Kur’ân-ı Kerîm’in ve sünnet-i seniyyenin ışığında bu eksende pek çok hususa değindiğini, günümüzün hızlı dünyasının “içe hakkıyla bakamayan/baktırılmayan” insanına salık veriyor.
Batılı psikologlar tarafından tasavvufun yeterince incelenmediğini, dolayısıyla amacının bu açığın altını çizmek olduğunu vurgulayan Dokuz Yüz Katlı İnsan, modern psikolojinin tarihsel gelişimine ve bilinçdışı kavramının kategorilerine açıklık getirmeye çalışırken “psikoloji” disiplinine, “Nefs İlmi” diyerek çok daha kapsamlı bir isim önerisi sunuyor.