Modern medeniyetlerin öylesine farklı, öylesine çelişkili iki yüzü vardır ki, uzak bir gezegenden bakıldığında tamamen farklı iki dünyaya aitmiş gibi görünürler. Bu dünyalardan biri, bilim ve bilimsel uygulamaların dünyasıdır. Yapıları uyumun ve saf gerçeğin göz kamaştırıcı ışığını yaymaktadır. Diğer dünya, politik ve sosyal hayatın karanlık alanıdır. Sallantıdaki yapıları yanılsamalar, hatalar ve nefretlerle sarmalanmıştır. Öfkeli kavgalar onu sık sık tahrip etmektedir. Büyük medeniyetlerin çeşitli alanları arasındaki bu çarpıcı zıtlık, her birinin aynı yasalara uymayan ve ortak ölçüleri ol
Modern medeniyetlerin öylesine farklı, öylesine çelişkili iki yüzü vardır ki, uzak bir gezegenden bakıldığında tamamen farklı iki dünyaya aitmiş gibi görünürler. Bu dünyalardan biri, bilim ve bilimsel uygulamaların dünyasıdır. Yapıları uyumun ve saf gerçeğin göz kamaştırıcı ışığını yaymaktadır. Diğer dünya, politik ve sosyal hayatın karanlık alanıdır. Sallantıdaki yapıları yanılsamalar, hatalar ve nefretlerle sarmalanmıştır. Öfkeli kavgalar onu sık sık tahrip etmektedir. Büyük medeniyetlerin çeşitli alanları arasındaki bu çarpıcı zıtlık, her birinin aynı yasalara uymayan ve ortak ölçüleri olmayan unsurlardan oluşmasından kaynaklanmaktadır. Sosyal hayat, ihtiyaçlar, hisler ve kalıtımla aktarılmış ve yıllar boyunca davranışların tek kılavuzu olmuş içgüdülerle yönetilir. Bu bölgedeki ilerleme çok yavaş kalmaktadır. İlk atalarımızı harekete geçiren duygular: hırs, kıskançlık, vahşilik ve nefret hiç değişmeden kalmaya devam etmektedir. İnsan, bilimin ne kadar uzun olduğunu ortaya koyduğu dönemlerde, günün birinde zihnen aşacağı hayvanlar âleminden pek de farklı değildi. Organik hayatta hayvanlarla eşit olarak kalmışken, duygular alanında onları zar zor geçiyoruz. Onlara olan üstünlüğümüz, yalnızca zihinsel dönüşümde muazzamdır. Kıtalar bunun sayesinde birbirlerine yaklaşmışlardır, düşünceler bir yarım küreden diğerine ışık hızıyla iletilmiştir.