Eski zamanlarda bir ayakkabıcı kırmızı tokalı bir çift kırmızı çocuk ayakkabısı yapmıştı. Ayakkabılar akşam olup ayakkabici uyuduktan sonra aralarında sohbet ederlerdi. Ayakkabı çiftinin biri, "Saraya gideceğiz görürsün," dediğinde diğeri, "Olmaz, küçük sultanın ayakkabısı çoktur, bizi giymeyi unutur," diye karşılık verirdi. O zaman köyde yaşayalım, derdi ilki. Beriki, "Çamurda tokamız pislenir," diyerek isyan ederdi. Onlar fısır fisir sohbet ederken sabah olurdu. Bir gün, bıyıklı bir adam, kızı için ayakkabıları satın aldı. İşte bu hikaye de böyle başladı.
Eski zamanlarda bir ayakkabıcı kırmızı tokalı bir çift kırmızı çocuk ayakkabısı yapmıştı. Ayakkabılar akşam olup ayakkabici uyuduktan sonra aralarında sohbet ederlerdi. Ayakkabı çiftinin biri, "Saraya gideceğiz görürsün," dediğinde diğeri, "Olmaz, küçük sultanın ayakkabısı çoktur, bizi giymeyi unutur," diye karşılık verirdi. O zaman köyde yaşayalım, derdi ilki. Beriki, "Çamurda tokamız pislenir," diyerek isyan ederdi. Onlar fısır fisir sohbet ederken sabah olurdu. Bir gün, bıyıklı bir adam, kızı için ayakkabıları satın aldı. İşte bu hikaye de böyle başladı.