Ekonomik eşitsizlik, özelikle serbest piyasa ekonomisinin geliştiği ülkelerde son yıllarda birçok siyasî ve sosyal tartışmanın konusu haline geldi. Eşitlikçi anlayışların ortaya koyduğu istatistikler, bakıldığında, çok az sayıdaki zenginin dünya gelirinin ve fiziksel ve finansal servetin çoğuna sahip olduğunu gösteriyor. Hatta durum öyle lanse ediliyor ki zenginlerin gelir ve servet üzerindeki orantısız sahipliği o toplumlardaki düşük yaşam süresi beklentisi, kötü eğitim, akıl hastalığı, obezite, siyasî istikrarsızlık ve diğer sosyal problemlerle ilişkilendiriliyor. Eşitsizliğe karşı çıkanlar servet üzer
Ekonomik eşitsizlik, özelikle serbest piyasa ekonomisinin geliştiği ülkelerde son yıllarda birçok siyasî ve sosyal tartışmanın konusu haline geldi. Eşitlikçi anlayışların ortaya koyduğu istatistikler, bakıldığında, çok az sayıdaki zenginin dünya gelirinin ve fiziksel ve finansal servetin çoğuna sahip olduğunu gösteriyor. Hatta durum öyle lanse ediliyor ki zenginlerin gelir ve servet üzerindeki orantısız sahipliği o toplumlardaki düşük yaşam süresi beklentisi, kötü eğitim, akıl hastalığı, obezite, siyasî istikrarsızlık ve diğer sosyal problemlerle ilişkilendiriliyor. Eşitsizliğe karşı çıkanlar servet üzerinden vergi alınmasını, refah devletinin genişletilmesini ve daha yüksek asgarî ücret belirlenmesini talep ediyorlar.
Eamonn Butler, ekonomik eşitsizliğe istatistiksel ve teorik açıdan daha farklı yaklaşmakta ve eşitlikçi anlayışın argümanlarını bilimsel olarak ciddî bir sorgulamaya tâbi tutmaktadır. Butler, ekonomik eşitliğin değil, tam aksine ekonomik eşitsizliğin serbest piyasa toplumlarında herkes için daha fazla zenginlik ürettiğini ve refah politikalarının aslında toplumları ekonomik olarak daha geriye götürdüğünü savunmaktadır. Bunun yanında zenginlik ve gelir modellerinin sıfır toplamlı olmadığını vurgulamaktadır.
Eşitlik adına yeniden dağıtımın çelişkili olduğunu işaret eden bu kitap ekonomik eşitsizliği serbest piyasa ekonomisi açısından değerlendirmek isteyenler için harika bir kaynak.