“Yıllar sonra, bu yaz, yeniden bu günce işine giriştim. Ne yaptığımı, yazdığımı, düşündüğümü unutmayayım diye mi? Onca yoğun iletişim olanağı içinde, insanın kendiyle bunca uzun erimli bir sözleşme yapması kolay değil. Akıllı işi hiç değil. Yaşadığını duyumsamak, belgelemek, bir başkasına da hissettirmek istiyor insan. Bu dünyadan ben de geçtim demenin bir yolu da bu!”
İstanbullu bir yazarın kaleminden siyasetten edebiyata, medyadan tarihe, hayvan sevgisinden baba olmanın anlamına kadar hayatın içinden tarihe düşülen notlar.
Enver Aysever’in günce/deneme türü olarak ilk defa kaleme aldığı beş kitaplık serinin ilk kitabı, Elli Yaşa Buruk Günce ‘46’…
“Yıllar sonra, bu yaz, yeniden bu günce işine giriştim. Ne yaptığımı, yazdığımı, düşündüğümü unutmayayım diye mi? Onca yoğun iletişim olanağı içinde, insanın kendiyle bunca uzun erimli bir sözleşme yapması kolay değil. Akıllı işi hiç değil. Yaşadığını duyumsamak, belgelemek, bir başkasına da hissettirmek istiyor insan. Bu dünyadan ben de geçtim demenin bir yolu da bu!”
İstanbullu bir yazarın kaleminden siyasetten edebiyata, medyadan tarihe, hayvan sevgisinden baba olmanın anlamına kadar hayatın içinden tarihe düşülen notlar.
Enver Aysever’in günce/deneme türü olarak ilk defa kaleme aldığı beş kitaplık serinin ilk kitabı, Elli Yaşa Buruk Günce ‘46’…