Kapitalist ve kapitalizm öncesi üretim tarzlarına içkin üretim ilişkilerinin sorunsuz bir şekilde yürütülmesini sağlayan en önemli araçlardan birisi emek denetimi uygulamalarıdır. Emek denetimi, kapitalist sınıf tarafından işçi sınıfı mücadelelerine karşı kullanılan bir yönetim stratejisidir. Emek denetim aygıtlarının gelişim ve değişim süreçlerine yön veren temel etken de işçi sınıfı mücadelesidir. Bu bağlamda, çeşitli emek denetim araçlarından bahsetmek mümkündür. Emek denetimine ve bir bütün olarak işletme yönetimine dair fikirlere ve uygulamalara yön veren işletme yönetim teorileri bunlardan birisidir. F. W. Taylor’ın 1800’lü yılların sonuna doğru esaslarını oluşturduğu Bilimsel Yönetim Yaklaşımı’nın (Taylorizm) ilk örneğini teşkil e
Kapitalist ve kapitalizm öncesi üretim tarzlarına içkin üretim ilişkilerinin sorunsuz bir şekilde yürütülmesini sağlayan en önemli araçlardan birisi emek denetimi uygulamalarıdır. Emek denetimi, kapitalist sınıf tarafından işçi sınıfı mücadelelerine karşı kullanılan bir yönetim stratejisidir. Emek denetim aygıtlarının gelişim ve değişim süreçlerine yön veren temel etken de işçi sınıfı mücadelesidir. Bu bağlamda, çeşitli emek denetim araçlarından bahsetmek mümkündür. Emek denetimine ve bir bütün olarak işletme yönetimine dair fikirlere ve uygulamalara yön veren işletme yönetim teorileri bunlardan birisidir. F. W. Taylor’ın 1800’lü yılların sonuna doğru esaslarını oluşturduğu Bilimsel Yönetim Yaklaşımı’nın (Taylorizm) ilk örneğini teşkil ettiği ve sonrasında birtakım bilimsel araştırmaların sonucunda ortaya konulan ilkelere göre oluşturulan diğer yönetim teorileri işletme yöneticilerine bu konuda yol göstermektedir. Öte yandan, işçi mücadelesi ve emek denetimi arasındaki ilişki tarihsel bir düzlem üzerinden takip edilebilir. Örneğin; Bilimsel Yönetim Yaklaşımı 19. yüzyılın sonuna doğru büyüyüp güçlenen Amerikan işçi sınıfı mücadelelerinin; İnsan İlişkileri Yaklaşımı, işçi sınıfı tarafından Bilimsel Yönetim uygulamalarına yöneltilen tepkinin ve Birinci Dünya Savaşı ile 1929 Ekonomik Bunalımı’nın sonucu olarak ABD ve Avrupa’da ortaya çıkan huzursuzluğun; Toplam Kalite Yönetimi Yaklaşımı ise (Neo-Taylorist Japon Yönetim Yaklaşımı) fordist üretim ve yönetim rejiminin yarattığı yıkımdan dolayı 1960’lı yılların sonuna doğru tüm dünyayı baştan başa saran grevlerin,
kitlesel eylemlerin ortaya çıkardığı yaklaşımlardır.
Benzer bir düzlem, Batı ülkelerinde olduğu gibi belirgin nitelikler sergilemese de, Türkiye örneği üzerinden de tanımlanabilir. Bu anlamda, özellikle 90’lar sonrasında yaygınlaşan Toplam Kalite Yönetimi uygulamalarının, 70’li yılların sonlarına doğru güç kazanan; 12 Eylül 1980 darbesiyle engellenen ve 80’li yılların sonuna doğru tekrar canlanan işçi sınıfı mücadelelerine karşı sermaye sınıfı tarafından getirilmiş bir cevap olduğu düşünülebilir. Bu çalışmada amaçlanan, emek denetimi ve işçi mücadelesi arasında kurulan ilişkiye dair kuramsal bir çerçeve çizmek ve bu çerçevenin Türkiye koşullarında ne şekilde oluştuğunu ortaya koymaktır. Mücadele-denetim ilişkisinin kolektif işçi sınıfı hareketlerinin yanı sıra, daha mikro bir boyutta ve makro boyuta ek olarak, işletmeler düzeyinde ne şekilde gerçekleştiğini ve geliştiğini göstermek amacıyla da bir saha çalışması yapılmış ve bu saha çalışmasının bulguları metne eklenmiştir.