Osmanlı İmparatorluğu ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ayıran kimi kesin sınırlar, bazı yol ayrımları var olduğu gibi, pek çok süreklilik ve ilişki, kopukluk ve devamlılık da mevcut ve bu alanların etrafındaki tartışma, olay ve kavramlar özellikle son onyıllarda tarihçilerin ilgi duyduğu alanları belirliyor. İmparatorluk’tan Cumhuriyet’e geçişin en dramatik ve keskin dönemecinde gerçekleşen ve Ermeni Sorunu’nun bir soykırımla “hallolunduğu” dönem de yalnızca 1915-1918 yılları arasında yaşanan sürgün ve katliamlarla sınırlı değildi.
Yaklaşık otuz yıldır Ermeni Soykırımı alanında çalışan tarihçi Taner Akçam’ın yeni kitabı Ermeni Soykırımı’nın Kısa Bir Tarihi, soykırımın tarihine ilgi duyan, konuya dair temel bilgileri ve güncel tartışmala
Osmanlı İmparatorluğu ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ayıran kimi kesin sınırlar, bazı yol ayrımları var olduğu gibi, pek çok süreklilik ve ilişki, kopukluk ve devamlılık da mevcut ve bu alanların etrafındaki tartışma, olay ve kavramlar özellikle son onyıllarda tarihçilerin ilgi duyduğu alanları belirliyor. İmparatorluk’tan Cumhuriyet’e geçişin en dramatik ve keskin dönemecinde gerçekleşen ve Ermeni Sorunu’nun bir soykırımla “hallolunduğu” dönem de yalnızca 1915-1918 yılları arasında yaşanan sürgün ve katliamlarla sınırlı değildi.
Yaklaşık otuz yıldır Ermeni Soykırımı alanında çalışan tarihçi Taner Akçam’ın yeni kitabı Ermeni Soykırımı’nın Kısa Bir Tarihi, soykırımın tarihine ilgi duyan, konuya dair temel bilgileri ve güncel tartışmaları merak eden okurlar için, 1878-1923 sürecinin nasıl anlaşılması gerektiğine ilişkin genel bir çerçeve, özet bir tarihçe sunuyor. İmparatorluk topraklarında yaşayan neredeyse her dört kişiden birinin Hıristiyan olduğu demografik gerçeklik, soykırımın yalnızca Ermenilerle sınırlı kalmaması, süreç boyunca Hıristiyan unsurların sosyal ve kültürel olarak yok edilmesi, Cumhuriyet politikalarının da farklı yollarla bu süreci devam ettirmesi, bugünün Türkiye’sini anlamak açısından da kilit önem taşıyor.
Ermeni Soykırımının Kısa Bir Tarihi, Osmanlı Hıristiyan nüfusunun bir arada yaşamdan yok oluşa nasıl sürüklendiğini, imha kararını alan özneleri ve alandaki failleri, deneyimli bir tarihçinin derin birikiminden süzülmüş akıcı bir kurgu ve duru bir dille sunuyor okura.