Yapıtlarında adeta sinema filmlerindeki gibi sahneler kuran, karakterlerini birkaç açıdan bakarak tasvir eden Hans Fallada (1893-1947), “Yeni Nesnellik” denen dışavurumcu akımın önemli yazarlarındandır. Büyük Aşk’ta âşık ile maşukun tutkuyla başlayan ilişkisinin geçirdiği evrimi yalın ve etkileyici bir dille anlatır: Delikanlı için için yanan bir kor parçası gibi giderek sönerken; kız yana yana raks eden ihtiraslı bir pervane gibi saplantılı bir kara sevdaya tutulur... Her ilişkinin düşebileceği bu derin kuyudan çıkmak mümkün olabilecek midir?
“İnsanların ve meleklerin diliyle konuşsam, ama sevgim olmasa, ses çık
Yapıtlarında adeta sinema filmlerindeki gibi sahneler kuran, karakterlerini birkaç açıdan bakarak tasvir eden Hans Fallada (1893-1947), “Yeni Nesnellik” denen dışavurumcu akımın önemli yazarlarındandır. Büyük Aşk’ta âşık ile maşukun tutkuyla başlayan ilişkisinin geçirdiği evrimi yalın ve etkileyici bir dille anlatır: Delikanlı için için yanan bir kor parçası gibi giderek sönerken; kız yana yana raks eden ihtiraslı bir pervane gibi saplantılı bir kara sevdaya tutulur... Her ilişkinin düşebileceği bu derin kuyudan çıkmak mümkün olabilecek midir?
“İnsanların ve meleklerin diliyle konuşsam, ama sevgim olmasa, ses çıkaran bakırdan ya da çınlayan zilden farkım kalmaz. Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir. Sevgi kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez. Sevgi her şeye katlanır, her şeye inanır, her şeyi umut eder, her şeye dayanır. Sevgi asla son bulmaz...”