“İnsanı, bütün ömrüyle beraber bir çukura koyuyorlar. Güldüğün, ağladığın, mutlu olduğun, beklediğin, durduğun, ümit ettiğin, kızdığın, neşelendiğin, yaşadığın bütün zamanlarınla birlikte. Bu dünyanın toprağı, binlerce yıldır ölüp ölüp gömülenlerin hatıralarıyla çatlayacak bir gün.”
Saba Altınsay’ın romanı Faili Malum, Türkiye’nin 1998 ile 2021 yılları arasına işaret ediyor ve sıradan bir cinayet üzerinden gelişirken bizi, hepimizinkine benzeyen bir aile ve yakın çevresiyle buluşturuyor. Ailenin büyük kızı Nihan’ın merkezde olduğu roman, kısa değinmelerle 12 Eylül öncesine ve sonrasına uzanırken bu coğrafyada yaşayan herkesi hikâyeye konuk ederek adalet ve suç kavramlarını sorguluyor.
Faili Malum’da sadece aileyi saran
“İnsanı, bütün ömrüyle beraber bir çukura koyuyorlar. Güldüğün, ağladığın, mutlu olduğun, beklediğin, durduğun, ümit ettiğin, kızdığın, neşelendiğin, yaşadığın bütün zamanlarınla birlikte. Bu dünyanın toprağı, binlerce yıldır ölüp ölüp gömülenlerin hatıralarıyla çatlayacak bir gün.”
Saba Altınsay’ın romanı Faili Malum, Türkiye’nin 1998 ile 2021 yılları arasına işaret ediyor ve sıradan bir cinayet üzerinden gelişirken bizi, hepimizinkine benzeyen bir aile ve yakın çevresiyle buluşturuyor. Ailenin büyük kızı Nihan’ın merkezde olduğu roman, kısa değinmelerle 12 Eylül öncesine ve sonrasına uzanırken bu coğrafyada yaşayan herkesi hikâyeye konuk ederek adalet ve suç kavramlarını sorguluyor.
Faili Malum’da sadece aileyi saran acının failiyle değil, İstanbul’dan Dersim’e, bu coğrafyadaki bütün malum faillerle yüzleşiyor, halı altına süpürülmüş toplumsal travmaların hayatımıza yansımalarını eş zamanlı olarak izliyoruz.
Bizi, bir kadının cinnetten cinayete, cinayetten cinnete sürüklenen hikâyesine ortak eden Sabâ Altınsay, karakterlerle beraber üslubunu da derinleştirerek dile yeni formlar katıyor, kelimelerle ustaca oynayarak hayal gücümüzü genişletiyor ve en nihayet sürpriz bir sonla, bizi de anlatıya dahil ediveriyor.