15. yüzyıl Osmanlı kronik/tarih yazarı Âşıkpaşazâde’nin Tevârih-i Âl-i Osmân adlı eserinde “ve hem bu Rûm’da dört tâyife vardur kim müsafirler içinde anılur. Biri Gâziyân-ı Rûm ve biri Ahiyân-ı Rûm ve biri Abdâlân-ı Rûm ve biri Bacıyân-ı Rûm” şeklinde Anadolu’ya “dışarıdan gelen” dört zümreye dikkat çektiği önemli bir cümlesi vardır. Bu cümlede belirtilen dört zümre, modern Osmanlı tarihyazımında 1990’lı yıllara kadar sürecek genel geçer bir algının öznesi olmuştur. Bu algı, Osmanlı
15. yüzyıl Osmanlı kronik/tarih yazarı Âşıkpaşazâde’nin Tevârih-i Âl-i Osmân adlı eserinde “ve hem bu Rûm’da dört tâyife vardur kim müsafirler içinde anılur. Biri Gâziyân-ı Rûm ve biri Ahiyân-ı Rûm ve biri Abdâlân-ı Rûm ve biri Bacıyân-ı Rûm” şeklinde Anadolu’ya “dışarıdan gelen” dört zümreye dikkat çektiği önemli bir cümlesi vardır. Bu cümlede belirtilen dört zümre, modern Osmanlı tarihyazımında 1990’lı yıllara kadar sürecek genel geçer bir algının öznesi olmuştur. Bu algı, Osmanlı Devleti’nin kuruluş sürecinde rol oynayan zümrelerin âdeta “Gâziyân-ı Rûm, Ahiyân-ı Rûm, Abdâlân-ı Rûm ve Bacıyân-ı Rûm’dan ibaret olduğu” şeklinde ifade edilebilir. Oysa artık çok iyi bilinmektedir ki Osmanlı Devleti’nin kuruluş sürecinde yeri ve rolü olan zümrelerden biri de genelde “din görevlisi donanımlı kişiler”den oluşan “fakihler” yahut “fakılar” zümresidir. Bu zümre, ilk Osmanlı toplumunda Sünnî/kitabî İslâm’ın temsilcisi olmak gibi dikkat çekici bir özelliğe sahiptir. İşte bu kitap, “Osmanlı kuruluşu- nun sessiz, iddiasız, unutulmuş hizmetkârları” olan bu zümrenin 14 ve 15. yüzyıl Anadolu’sundaki önemli temsilcilerine, özelliklerine ve rollerine ışık tutmaya çalışmaktadır.