“İmdat!” diye bağırdı Köstebek ertesi sabah. “Resmen boğuluyorum.”
“Kendini nasıl hissettiğini biliyorum” dedi Fare. “Haydi, ortalığı toplamamız gerek.”
“Ama daha dün topladık” dedi Köstebek.
“Topladık ancak her şeyi yanlış yaptık. Görüyorsun, asıl sorun eşya. Çok fazla eşyamız var. Hepsini toplamadık. Bir odadan diğerine taşıdık. Eşyadan tamamıyla kurtulmamız gerek.”
“Ama ben eşyayı seviyorum. Eşya hiçbir şeye benzemez, günün birinde yararı olabilir.”
“Ya eşyan olur ya hareket edeceğin alan. İkisi bir arada olmaz.”
Fare ile Köstebek’in
“İmdat!” diye bağırdı Köstebek ertesi sabah. “Resmen boğuluyorum.”
“Kendini nasıl hissettiğini biliyorum” dedi Fare. “Haydi, ortalığı toplamamız gerek.”
“Ama daha dün topladık” dedi Köstebek.
“Topladık ancak her şeyi yanlış yaptık. Görüyorsun, asıl sorun eşya. Çok fazla eşyamız var. Hepsini toplamadık. Bir odadan diğerine taşıdık. Eşyadan tamamıyla kurtulmamız gerek.”
“Ama ben eşyayı seviyorum. Eşya hiçbir şeye benzemez, günün birinde yararı olabilir.”
“Ya eşyan olur ya hareket edeceğin alan. İkisi bir arada olmaz.”
Fare ile Köstebek’in her günü öyle sıcak, öyle içten anlarla dolu ki… Fare neşeli ve pratik, Köstebek ise heyecanlı ve duygusal. İki dostun birbirini anlayan, tamamlayan, hayatı birlikte tadan eğlenceli halleri ve sohbetleri hepimizi gülümsetecek. Belki kendi içten dostlarımız aklımıza gelecek, ne şanslı olduğumuzu bir kez daha hatırlayacağız. Bir de üstüne tadına doyamayacağımız çizimler gelip bize sımsıkı sarılacak. Oh, kestane kebap!e yan yana duran tüm dostlar için.
Fare ile Köstebek’in yarın için planları var. Eğer ışıl ışıl parlayan bir günse, sandviçlerini alıp piknik yapacaklar. Hava rüzgârlı ve fırtınalıysa da ateşin başında kestane kebap… Peki, ya ikisinin arası bir günse?
Haydi tatlı okur, kitabı aç da sabah ve akşam keyiflerinin, vazgeçilemeyen eşyaların, dolup boşalan piknik sepetlerinin bu muzip bekleyişi son bulsun.
“Sıcacık, esprili çizimler… Tam da serin bir öğleden sonra içimizi ısıtmak için.”