Elindeki tek gözlü iğneyi göstererek “Dünya işte bu iğne deliğidir,” demiş. “Biz insanlarsa iplikler gibi geçip gideriz içinden. Kimimiz kısa, kimimiz uzun. Kimimiz ince, kimimiz kalın. Kimimiz ak, kimimiz kara... Fakat hiçbir önemi yoktur bunun. Asıl soru, geçip gittikten sonra ne kalacak bizden geriye. Başkasının yarasını mı dikeceğiz yoksa altın kaftanlar mı öreceğiz kendimize...” Fazlalıklar, bu hayatın fazlalıkları olmanın ağır sancısını çeken, hayata eksiyle başlayan, başlangıç noktasına ulaşmak umuduyla mütemadiyen çaba gösteren insanların hikâyesi. Sinan Sülün, eski zamanların hikâye anlatıcılığı geleneğini farklı ve yepyeni bir anlatım diliyle yaşatıyor. Öykü ve roman arasındaki sınırları zorlayan, özgün ve çarpıcı bir metin ort
Elindeki tek gözlü iğneyi göstererek “Dünya işte bu iğne deliğidir,” demiş. “Biz insanlarsa iplikler gibi geçip gideriz içinden. Kimimiz kısa, kimimiz uzun. Kimimiz ince, kimimiz kalın. Kimimiz ak, kimimiz kara... Fakat hiçbir önemi yoktur bunun. Asıl soru, geçip gittikten sonra ne kalacak bizden geriye. Başkasının yarasını mı dikeceğiz yoksa altın kaftanlar mı öreceğiz kendimize...” Fazlalıklar, bu hayatın fazlalıkları olmanın ağır sancısını çeken, hayata eksiyle başlayan, başlangıç noktasına ulaşmak umuduyla mütemadiyen çaba gösteren insanların hikâyesi. Sinan Sülün, eski zamanların hikâye anlatıcılığı geleneğini farklı ve yepyeni bir anlatım diliyle yaşatıyor. Öykü ve roman arasındaki sınırları zorlayan, özgün ve çarpıcı bir metin ortaya koyuyor.